5 Haziran 2012 Salı

Sayı 7




Yakın zamanda, DHKD, RSPB ve birkaç kuş gözlemcisi Türkiye'de kuş gözlemciliği ve kuş korumacılığının geliştirilmesi için bir proje taslağı hazırlamak üzere bir araya geldi. Projenin kuşkusuz en önemli parçalarından biri Türkiye'nin üreyen kuşlar atlasının tamamlanması. Bu, ülkenin tüm üreyen kuşlarının dağılımının bilinmesi için yaklaşık 40 yıldır üzerinde düşünülen bir fikir. Atlas çalışması tüm ülkede yapılacağından bu bize Türkiye'de yeni ÖKA'lar bulma şansını da verecektir. Ayrıca, Atlas gelecekte tür korumacılığı konusunda da çok önemli bir kaynak oluşturacaktır. Belki de en önemlisi; atlas çalışması kuş gözlemciliğinin gelişmesi için önemli bir araç olacaktır.

İlki 1968 yılında İngiltere'de olmak üzere atlas çalışmaları bu güne kadar bir çok ülkede tamamlanmış ve yayımlanmıştır. Atlas çalışmalarının hepsi gönüllü kuş gözlemcileri tarafından gerçekleştirilmiş ve hepsinin yöntemleri daha çok gönüllünün katılımının sağlanması amacıyla basit ve eğlenceli bir tarzda düzenlenmiştir. Biz de Kuş AtIası çalışmasının planlama aşamasında bu konuyu göz önünde bulundurduk ve diğer atlas çalışmalarının en önemli deneyimlerini kullandık. Türkiye' de üzerinden gelinmesi gereken birçok problem var; büyük bir ülke, bazı alanlara ulaşmak imkansız, iklim ve topografya oldukça değişken ve böyle büyük bir proje için uğraşabilecek kuş gözlemcilerin sayısı oldukça az. Biz bu gerçekleri göz önünde bulundurarak bu ilkbaharda denenmek üzere bir yöntem geliştirdik. Bu şekilde belki de en ideal atlas çalışmasını gerçekleştiremeyeceğiz ama oldukça önemli veriler toplayarak gelecekte yapılacak atlas çalışmaları için önemli bir altyapı hazırlamış olacağız.

Denemekte olduğumuz yöntem oldukça basit. Tüm Türkiye, EBCC atlas çalışmasında (Avrupa Kuş Atlası) olduğu gibi UTM koordinat sistemine göre 50 X50 km'lik kutulara ve her bir kutu da 10 x 10 km'lik alt kutulara ayrılmış durumda. Bu alt kutular çalışmanın yapılacağı ana kutular. Arazi çalışması kabaca, kutuların belli bir bölümüne iki kez yapılacak birer saatlik ziyaretlerden oluşmakta. Çalışma saatlerinde görülen tüm türlerin ve üremeyle ilgili tüm verilerin kaydedilmesi amaçlanıyor. İki ayrı ziyaretin gerçekleştirilmesinin nedeniyse (biri mayısın ilk yarısında, diğeri ikinci yarısında) göçmen kuşların da kaydedilmesi. Bu yöntem bize ayrıca, üremeyle ilgili çok daha detaylı bilgi edinmemiz için de fırsat tanıyacaktır.

Bunlarla birlikte, 1 saatlik çalışma süresi dışında görülecek türlerin rastlantısal kayıtları da oldukça önemli. Yani kısacası atlas çalışmasını her zaman her yerde gerçekleştirebilirsiniz. İki kez ziyarete dayalı bu yöntemin amacı her bir tür için ülke çapında göreceli yoğunluğun hesaplanması. Bu, yapılacak atlas çalışmasının değerini ve önemini artıracaktır. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Türkiye'de bu tarz bir çalışmanın zorluklarından dolayı belirleyeceğimiz yöntemin iyi çalışması ve tüm alanlar ve habitatlar için doğru bilgileri vermesi gerekmektedir.

Ayrıca Türkiye'de 329 adet kutu (50 X 50 km) ve 8.225 adet alt kutu (10  X 10 km) olduğu için bunların hepsini ziyaret etmemiz imkansız. Bundan dolayı, bu yıl yapıyor olduğumuz pilot arazi çalışmaları bir kutu içinde, o kutudaki maksimum kuş çeşitliliğini belirleyebilmemiz için kaç adet alt kutu kapsamamız gerektiğini bize söyleyecek. Pilot çalışmasında İstanbul, Samsun ve Erciyes Kuş Gözlem Toplulukları'nın yardımını almaktayız. Topluluklar, içinde bulundukları kutuyu bu ilkbahar dönemi içerisinde belirlenen yöntem kapsamında çalışacaklar. Bunun yanı sıra, biz de Güney Doğu Anadolu'da aynı yöntemi uygulayarak bir çalışma gerçekleştireceğiz.

Topluluklara bu yılki pilot çalışmalarında yardımcı olabilmek amacıyla her ilde iki günlük eğitim çalışmaları gerçekleştirdik. Eğitimin bir gününde atlas çalışmasını anlatmayı, bir gününde de kabaca kuşları üreme ötüşleri ve seslerinden tanıtmayı amaçladık. Kuşları seslerinden tanıma, hem atlas çalışması için çok önemli hem de sizler için kuş gözlemlemeyi daha zevkli bir hale getirecek olan bir konu.. Sezon sonunda toplanan tüm verileri ve toplulukların karşılaştıkları sorunları analiz edeceğiz. Daha sonra da, proje resmi olarak başlamadan önce, yöntemi son haline getireceğiz. Umudumuz (İnşallah) projenin önümüzdeki yıl başlaması. Bunların yanında topluluklardan edineceğimiz izlenim proje kapsamına ne tür eğitim programları koymamız gerektiğini de bize gösterecek.

Şu anda Türkiye'de kuş gözlemciliği adına oldukça heyecanlı gelişmeler yaşamakta. Bizim umudumuz Atlas Projesi'nin bu gelişmeye daha da fazla ivme vermesi. Atlas çalışmasının başarı ya ulaşması için Türkiye'deki tüm kuş gözlemcilerine ihtiyacımız var. Siz zaten bir atlas kutusunun içinde yaşıyorsunuz ve bizim üstesinden gelmemiz gereken bir çok kutu var. Yani bu çalışmanın sonuçları tamamen sizlere bağlı. Umarız bu projenin bir parçası olmak istersiniz. Sizi, projeyle ilgili tüm gelişmeler hakkında Kuşçu Bülteni aracılığıyla bilgilendirmeyi sürdüreceğiz.

KELAYNAKLAR ve BİRECİK

Türkiye'de kuşçuluğun gümbür gümbür geldiğini gösteren, kuşçularının hasret giderdiği 4. Türkiye Kuş Konferansı'nın ardından, Birecik denilen cennet parçası bir yerden, Kuşçu Bülteni sayesinde sizlerle tekrar haberleşme fırsatı buluyorum.

Birecik, Türkiye'nin güneydoğusunda (37° 55' E ve 37° 02 ' N), kuzeyde 751 m yükseklikteki Kızıldağ, ortada 888 m yükseklikteki Arat Dağı, güneydoğuda Demos Dağı, güneyde Suriye sınırı, batıda ise Fırat Nehri ile çevrilidir. İlçenin yüzölçümü 852 km²'dir. Denizden yüksekliği 450 m olan bölge, bilindiği gibi yarı vahşi olarak yaşayan ve göç edebilen kelaynak (Ceranticus eremita) türünün Türkiye'de doğal olarak ürediği tek yerdir. Birecik, kelaynağın vahşi popülasyonunun doğal olarak ürediği Fas'ın Agadır Dağı yakınlarındaki tek yer dışında, dünyada ikinci üreme alanıdır. Şu bir gerçek ki Birecik kuş türlerinin zenginliği ve özellikle de çay içerken kukumavın (Athena noctuca) sesini dinleyebileceğiniz çay bahçeleriyle de eşsiz bir yer.

Bölgede henüz sanayi gelişmemiş ve insanların geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Ayrıca bölgede baraj inşaatı var. Karkamış'dan sonra Birecik Barajı bölgenin ikinci barajı olacak. Tabi ki baraj inşaatının olumsuz etkileri bir yılda kendini göstermiş ve önceden Fırat Nehri'nde bulunan adacıklar şimdi yok olmuşlar. Geçen yıl bağırtlakların (Pterades orientalis) su içmek için uğradığı ve 1520 metreden gözlemlenebildiği bu adacıklar artık yok. Anlatılanlara göre iklim değişikliği şimdiden kendini göstermekte. Kim bilir gelecek yıllarda daha neler değişecek?

Peki kelaynaklar niçin bu kadar azaldı? Önceden kaç birey vardı ve nerelere gidiyorlardı? Kelaynak popülasyonunun devamı için neler yapllabilir? Belki de inanmayacaksınız ama ne yazık ki kelaynakların bu duruma gelmesinin tek sorumlusu bizleriz. Her zaman olduğu gibi çevre sorunlarının tam ortasında biz insanlar var. Yıl 1950'ler ve tarım alanları DDT ile ilaçlanıyor. Birden popülasyonda düşüş oluyor ve bundan sonra Milli Parklar ve Av - Yaban Hayatı Koruma Genel Müdürlüğü burada Kelaynak Üretme istasyonu'nu kuruyor. İstasyonda çalışan iki kişi var; ibrahim Amca ve Halil Abi. Birecik halkı gibi tatlı mı tatlı insanlar. İbrahim Amca kelaynakların babası olarak tanınır ve yıllardır istasyonda hizmet veriyor. Halil Abi ile nöbetleşe olarak istasyonda geceliyorlar ve kelaynakların yemlerini vermekten, ziyaretçileri karşılamaya kadar her işi yapıyorlar. Fas'ta da doğal olarak üreyen bir popülasyon var demiştik. Genel olarak son yüzyılda popülasyondaki düşüş, Fas'ta erken önlemler alınmasıyla şimdilik durdurulmuş durumda. Bilindiği kadarıyla yaklaşık 200 ila 250 kadar birey vahşi olarak nitelendirilebiliyor. Bizde de erken önlemler alınmış ama ne yazık ki bu tam olarak çözüm olmamış. Kelaynak popülasyonunun göç eden tek bireyleri olan bu arkaaaşıar, kışın Türkiye'de kalsın diye kafeslere kapatılmış ve böylece göç etmeyen bir popülasyon oluşmuş. Önceden nereye göç ettiği bilinmeyen bu arkadaşlarımızdan birkaçı da göç için bırakılmış ama tekrar haber alınamamış.

Şubatta kafeslerden salınan arkadaşlarımız Nisan gibi üremeye başlıyorlar. 3 yıl önce üreme döneminde, normalde Kızıl Denizi aşarak Afrika'dan gelen bu arkadaşların yavrularının hepsi, yumurtadan çıkar çıkmaz kaybedilmiş. Nedeninin yine tarımsal ilaçlar olduğu düşünülmüş ve tekrar bütün bireyler kafeslere alınmış. Sonraki yıl da yumurtadan çıkan yavrular ölünce yapılan araştırmalar sonucunda yavrularda normalden 100 kat fazla miktarda Alfatoksin B1 bulunmuş (Hatipoğlu T.)*.

İstasyondaki arkadaşlarımızın sayısı bilindiği kadarıyla 42'dir ve geçen sene halkalanmışlardır. Bu yıl 9-14 Mayıs arasında ki yavru sayısı 19'dur. Yavruların hepsinin sağlıklı olması ve hızlıca gelişmesi bizleri umutlandırmaktadır.

Burada Valilik'ten Üniversite'ye, Emniyet Müdürlüğü'nden sivil halka kadar herkes kelaynaklar için birşeyler yapmak için sabırsızlanıyor. Özellikle Milli Parklar'ın tutumu ve herkesin artık son şansımız olduğunu bilmesi iyimser olmamızı sağlıyor.

Tam anlamıyla gelecek sene başlayacak bu projeyle bu arkadaşların neslini kurtarmak için şimdiden çalışmaya başladık. RSPB, DHKD ve Orman Bakanlığı'nın beraber yürüteceği bu projede bu yılki amacımız popülasyonu yükseltmek; en azından düşürmemek. Hergün yapılan gözlemlerle yuvalardaki yavrular izleniyor ve çift olan kuşlar belirlenmeye çalışılıyor. Kelaynakların dişi ve erkek bireylerini gözlem yoluyla ayırmak imkansız. Bu sadece laboratuar ortamında mümkün olduğu için halkalar bize bilgi toplamamızda yardımcı oluyor. Arkadaşlarımızın istasyon dışında nerelere gidip beslendiği, nasıl bir ortamdan hoşlandığı ve aile ilişkileri de gözlemleniyor. En güzel kuş olmadıklarını kabul etmekle birlikte güçlü karakterlerinin (doğaya güvenişleri; özellikle de beslenirken) ve aile bağlarının kendilerine has bir güzellik verdiğini söylemeliyiz. Bu projede ufak bir katkım olması ve nesli tehlike altında olan bir tür için çalışmak, beni son derece mutlu ediyor.

Birecik'in yalnızca kelaynaklarıyla ünlü olmadığını; kebaplarının, Fırat balığının, çay bahçelerinin, sevimli ve candan halkının, özellikle de kuş çeşitliliğinin güzellikleriniyse gelip görmekten başka yol olmadığını da belirtmeliyim. Ayrıca söylemek için çok erken belki de, ama yeni bir kuş gözlem topluluğu bu yılın içinde kurulabilir. Gençler çok istekli ve buranın tek yerel radyosu bu konu için bir söyleşi gerçekleştirdi. İlçe başkanı ve yerel halk bu konuya çok sıcak bakıyorlar. Bundan sonra Toygar Birecik'ten de kayıtları alabilecek umarım.

Hepinizi buraya bekliyoruz ve işte Birecik'te görebileceğiniz bir kaç tür:
Alaca Yalıçapkını (Ceryle rudis) , arıkuşu (Merops apiaster), küçük serçe (Passer moabiticus), sarı boğazlı serçe (Gymornis xanthocollis), leylek (Ciconia Ciconia), kara leylek (Ciconia nigra), kızıl şahin (Buteo rufinus), kukumav (Athena noctuca), ibibik (Upupa epops): çil keklik (Perdix perdix).

Nuri Özbağdatlı

KAYNAKLAR:
Last Chance for the Northern Bald ibis, BOWDEN Christopher GR, Birdlife
The Story Of The Bald Ibis, BARIŞ Sancar, TURKEY, DHKD
Summary of visit ı8-20 December 2000, BOWDEN Christopher GR t. TAVARES Jose, RSPB
Cumhuriyetimizin 75. Yılında BiRECiK, Birecik Kaymakamlığı
*Milli Parklar Veteriner Hekimi Orman Bakanlığı'nın Kelaynak Projesi Çalışanı

Kuş Sayma Sanatının Kabacalıkları?


Bursa Uludağ Üniversitesi’nde yapılan kış ortası su kuşu sayımı kursunda sayım dersini verme görevini Bahtiyar Kurt bana verdiğinde hem sevindim hem de biraz endişelendim. Yıllardır kuş sayan birisi olarak içselleştirdiğim bilgilerle uyguladığım sayım yöntemini bu sefer anlaşılır biçimde anlatmam gerekecekti. Kendi tecrübelerim ve kursa katılan deneyimli gözlemcilerin katkılarıyla, ayrıca aşağıdaki üç kaynaktan yararlanarak sayım sanatının inceliklerini ve sayımı etkileyenleri hep beraber öğrenmeye çalıştık. *

Derste öğrendiklerimizi pekiştirmek ve uygulamasını yapmak üzere herkesin katılımıyla bir sayma alıştırması yaptık. Önce, saymaya alıştırmak için üzerinde noktaların bulunduğu slaytlar büyük ekranda gösterildi. Toplam 34 öğrenci dürbün kullanarak noktaları saydı ve sayımı bitirenler kimseye söylemeden kendi sonuçlarını bana yazdırdı. Bu alıştırmanın sonunda, 2350 noktayı gözlemciler ortalama %54 fazla, yani 3620 nokta olarak saydı. Sonuçlar ilan edildi. İkinci sayımda gözlemciler 1750 noktayı ortalama %31 daha fazla saydı; yani 2290 olarak. Sonuçlar ilan edildikten sonra üçüncü seferde 4582 noktayı gözlemciler %33 az yani, 3070 olarak saydılar. Alıştırma süresince farklılıklar sürekli düşerek 7680’den 4125’e ve en son 313’e düştü. Görüldüğü gibi sayımlarda ortalamanın gerçek sayıya yakın olacağı sonucu yanlış bir çıkarsama. Fakat kabaca, gerçek sayı en düşük ile en yüksek tahminler arasında kaldı (n*34).

Bu alıştırmadan sonra sayma tekniklerimizi daha geliştirmek, değişik teknikleri karşılaştırmak, sayıların miktarının, çeşidinin ve fon renginin saymaya etkisini bulmak üzere ikinci bir oyun oynadık. Güzel havadan istifade ederek dışarıya, “sayma pikniğine” çıktık. Kuş yerine şehriye ve mercimek kullandık (pişirip yemedik tabii). Katılımcıları 7 gruba ayırdık. 3 gruba sarı tepsi, 3 gruba beyaz tepsi verildi; 1 grup ise tek tek sayacaklar olarak ayrıldı. Gruplardaki tepsilere birer avuç şehriye yayıldı ve grup üyelerine şehriyeleri 10, 20, 50 ve 100’erli gruplar halinde saymaları söylendi. Sayım sonuçlarını, kaçar kaçar saydıklarını ve hangi renk tepsi olduğunu kimseye söylemeden Stacy Özsemi’ye yazıdırdılar. Daha sonra tepsiler ve taneleri tek tek sayacak olan gruba verildi ve onlar gerçek sayıyı tespit ettiler. Aynı alıştırma gözlemcilerin, tepsi ve sayma gruplarının dönüşümü ve daha çok şehriye , mercimek-şehriye karışımlarının sayımıyla devam etti. Bundan sonra bilgisayara işlenen veriler değerlendirildi.

Yaptığımız istatistiki analizler (t-test ve ANOVA) sonucunda hiçbir etken (az-çok, çok şehriye- karışık şehriye mercimek, sayım grubu 10-20-50-100, tepsi(fon) rengi sarı-beyaz, cinsiyet kadın-erkek) diğerine göre sayma doğruluğu bakımından anlamlı (p” 0,05) bir fark göstermiyordu. Sadece karışık grupta mercimek sayımlarının doğruluğu (%-6,3) şehriyeye göre (%-43,6) anlamlı biçimde yüksekti (n=25, p=0,00005). Bu sonuç mercimeklerin, yani belirgin ve büyük türlerin diğerlerine kıyasla daha doğru sayılabileceği anlamına gelebilir. Diğer etkenlerin sayım hatasını fark ettirmemeleri bu etkenlerin önemli olmadığı anlamına gelebilir. Başka bir yoruma göreyse gözlemciler sayım tekniklerini henüz mükemmelleştirme fırsatı bulamadıkları için sayımlardaki sapmanın etkenin saptırmasından daha büyük olmasından kaynaklanıyor olabilir. Sonuç olarak, sayı az da olsa, çok da olsa, onar onar ya da yüzer yüzer de sayılsalar, ortalama hata yüzdesi -16 ile -27 arasında, standart sapmaysa 33 ile 17 arasında değişiyordu. Yani sayımlar anlamlı yorum yapmak için fazlasıyla kabaydı. 

Yaptığımız bu alıştırmada ortaya çıkan en önemli sonuç kuş gözlemcilerine yönelik “atma yaa o kadar çok kuş olmasına imkan yok” cinsinden eleştirilerin genelde haklı olmadığı. Prater’in (1979) 10 kişinin değerlendirdiği çalışmasına göre genelde kuş gözlemcileri bizim saydığımız 400 civarında kuşu % +25, -25 aralığında sayıyorlar. 1800 kadar kuşu ise % +10, -60 hata aralığında. Yani kuş sayısı arttıkça hatalar genelde olduğundan daha az sayma yönünde oluyor. Şekil 1 de görüldüğü gibi bizim kuş gözlemcilerimizde genelde sayıları olduğundan daha az saydılar. Az miktarda şehriye yerine çok şehriye saymak ise hata aralığını genişletti.

Bu sonuçlar bizleri saymaktan soğutmasın sakın. İlk olarak bu grubun hemen hepsi daha yeni saymaya başlayan ve saymayı öğrenmeye gelmiş kuş gözlemcilerinden oluşuyordu. Tecrübeli diyebileceğimiz gözlemciler bile ortalama % -13 hata yaparken yeni gözlemciler % -23 hata yaptılar. Yani istatistiksel olarak tecrübeli-tecrübesiz farkı anlamlı değildi. Gözlemciler bu alıştırmaları tekrarlayarak ve sayım tekniklerini geliştirdikten sonra sanıyorum gerçek sayılara daha çok yaklaşacaklar. İşte o zaman değişik etkenlerin sayımlarımızı nasıl etkilediği konusunda daha iyi fikir sahibi olacağız. Bir daha ki sayımlarda buluşmak üzere ve hep beraber saymanın inceliklerini öğrenmeye devam etmek üzere hoşça kalın…


Kursa katılamayanlar için kursta sunulan habitat tanımlama ve kuş sayımı derslerinin slaytları http://env.erciyes.edu.tr/erkus.html adresinde bulunabilir.

* Dobinson, H.M. 1976. Bird Count ; A Pratical Guide to Bird Surveys, Kestrel Books, Hatmondsworth, England. Bibby C.J., N.D. Burgess, and D.A. Hill. 1992. Bird Census Techniques. Academic Press, San Diego, Ca. Bookout, T.A. 1994. Research and Management for Wildlife and Habitat. The Wildlife Society, Bethesta, M.D.

Uygar Özesmi Erkus (Erciyes Üniversitesi Kuş Gözlem Topluluğu)
uozesmi@erciyes.edu.tr

4. Türkiye Kuş Gözlem Konferansı Kayseri'de Yapıldı

Bu sene 4. Türkiye Kuş Gözlem Konferansı 21-23 Nisan 2001 tarihleri arasında Erciyes Üniversitesi Kuş Gözlem Kulübü (ErKuş) tarafından Kayseri'de gerçekleştirildi. Başta, Konferans' ın hazırlık aşamasında bizi mükemmel bir şekilde organize· eden hocamız Uygar Özesmi'ye ve her türlü olumsuzluğa karşın olağanüstü bir ekip çalışması çıkartan ErKuş üyelerine teşekkür ederim. Bu konferans sayesinde bardak basımından insan ilişkilerine, matbaacılıktan üniversite içi bürokrasiye kadar birçok konuda fazlasıyla bilgi edindik! Kusursuz bir organizasyon çıkartabilmek için de son bir ay Kültür İşleri'nin yolunu epeyce aşındırdık. Her toplantımızda işleri gözden geçirip, her şeyin en iyisini yapabilmek için saatlerce kafa patlattık. Bez afişler asıldı, konferans salonu, kalınacak yerler tek tek hazırlandı. Sırf bayan katılımcılara yer ayarlamak için zorlada olsa, kapıda da bekletilsem kız yurtlarına girmeyi ve işleri halletmeyi başardım.

21 Nisan sabah 06:00'da Sabancı Kültür Merkezi'nde kayıt masamızı açtık. Öğlene doğru bütün katılımcılar kalacakları yerlere yerleştirildi. İlk günkü program dahilinde Tuzla Palas Gölü'ne bir gezi gerçekleştirildi. Olumsuz hava koşulları yüzünden pek fazla tür göremedik ama gördüklerimizin arasında kuyruksallayan, flamingo (çok uzaktan), bülbül, halkalı cılıbıt, yalıçapkını, küçük akbaba, çeltikçi, balıkçıl, toygar, macar ördeği ve angıt vardı.

Konferans'ın ikinci günü Rektörümüz Prof. Dr. Zeki Yılmaz'ın açılış konuşmasıyla başladı. Prof. Dr. Philip J. Regal'in "Meyve Sineği ve Flamingo:Genetik İdealizmler, Biyoteknoloji çağı ve Gerçek Dünya", Prof. Dr. Tamas Szekely'in '''Akça Cılıbıt, Charadrius alexandrius, Üreme Sistemleri", Doç. Dr. Sancar Barış'ın "Nadir Türler ve İlginç Gözlemlerin Belgelenmesi", Bahtiyar Kurt'un "ÖKA İzleme Projesi'nin Bir Yılı ve Geleceği", Dr. S. Hakan Durmuş ve Soner Bekir'in "Yeni Bir Kuş Cenneti mi? Aliağa Tuz Gölü ve Güzelhisar Deltası" ve Raika Durusoy - Ortaç Onmuş'un' "Meteoroloji ve Yer Şekillerinin Kuşların Süzülmesine Etkisi" konulu sunumlarıyla ilk bölüm bitti. İkinci bölümdeyse toplulukların kendilerini tanıttıkları konuşmaları yer aldı. Herhalde İKGT' den sevgili Berrin arkadaşımızın heyecanlı konuşması, kuşların renklerinin tanımlanmasında boya renk kataloğunun kullanılması fikrinin ortaya atılması, minibüste ve boş alan buldukları heryerde horon tepen Samsun ekibi Konferans'ın tatlı anılarındandı. Aynı gece, neredeyse bütün kuşçular bara gittik ve çılgınca eğlendik.

Konferans'ın son gününde Erciyes Dağı ve Sultan Sazlığı gezileri gerçekleştirildi. Kötü hava koşulları yüzünden ne yazık ki kulaklı toygar görmek isteyenler muradlarına eremediler. Ayrıca Yay Gölü'nün hali içler acısıydı. Eskiden on binlerce flamingo bulunan gölde onlardan geriye bir tek kurumuş tüyleri kalmıştı. Sonuçta bir konferansdaha bitti. Bütün kuşçulara katılımlarından dolayı teşekkür eder, zorla bardak sattığım sevgili kuşçulardan özür dilerim. Bir dahaki konferansta Samsun'da görüşmek üzere. Samsun'a sonsuz sevgiler ve başarılar dilerim. Herkese bol kuşlu ve güzel günler...
M. Cem Ertaş


Toygar'dan Kayıtlar (Ocak-Mart 2001)

Hazırlayan: Metehan Özen

Bu bölüm Toygar haberleşme listesine, Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği'ne ve bana ulaşan yerli ve yabancı toplam 91 gezi raporunu değerlendirerek hazırlanmıştır.


Kızıl gerdanlı dalgıç Gavia stellata: 1, iğneada, 21 Ocak, G Mustafa; 2, iğneada, 3 şubat, F Mike.


Kızıl boyunlu batağan Podiceps grisegena: 3, Dalyan-Muğla, 17 Mart, S Heike.


Boz yelkovan Calonectris diomedea: 100, Çanakkale boğazı, 5 Mart, A Burcu.


Sümsükkuşu Sula bassana: 2, Anamur, 5 Mart, K Bahtiyar; 4, Tuzla gölü-Adana, 9 Mart, K Bahtiyar; 1, Samandağ-Antakya, 9 Mart, A Ali; 1, Akgöl-Göksu Deltası, 24 Mart, D Liuewe; 1, Karataş-Adana, 20 Mart, D Liuewe.


Sibirya kazı Branta ruficollis: 2, iğneada, 21 Ocak, T Hülya.


Yaz ördeği Marmaronetta angustirostris: 2, Kulu Gölü, 18 Mart, R Ian; 5, Akgöl-Göksu Deltası, 21 Mart, DLiuewe.


Altıngöz Bucephala clangula: 1, Bafra Sahili-Samsun, 28 Ocak, A Tamer.


Sütlabi Mergus albellus: 2, Mogan gölü, 11 Şubat, B Kerem; 1, Mogan gölü, 17 Şubat, EHale.


Tarakdiş Mergus serrator: 2, iğneada Sahili, 21 Ocak, A Zeynel; 10, Armutlu Limanı- istanbul, 25 Ocak, Ö Metehan.


Kara çaylak Milvus migrans: 400, Gaziantep girişi, 23 Ocak, D Sunay.


Akkuyruklu kartal Haliaeetus albicilla: 1, iğneada, 6 Mart, A Burcu; 1, Boğaziçi, 27 Mart, B Kerem.


Paçalı şahin Buteo lagopus: 1, Gerede-Bolu, 21 Mart, O Aaron.


Bozkır delicesi Circus macrourus: 2, Göksu Deltası, 21 Mart, D Liuewe.


Küçük orman kartalı Aquila pomarina: 2, Mert Gölü-iğneada, 21 Ocak, A Ali; 1, iğneada, 3 Şubat, B Kerem.


Büyük orman kartalı Aquila clanga: 1, Mogan Gölü, 28 Ocak, ANKA; 1, Eymir Gölü, 31 Ocak, K Tuba; 1, Kızılırmak Deltası, 9 Şubat, B Sancar; 1, Ankara Orman Çiftliği, 12 Şubat, G Tansu; 1, Boğaziçi, 27 Mart ve 29 Mart, B.Kerem; 2, Akgöl-Göksu Deltası, 21 Mart, DLiuewe.


Şah kartal Aquila heliaca: 1, Eymir Gölü, 7 şubat, ANKA; 1, Boğaziçi, 18 Mart, Y Berrin; 1, Akgöl Göksu Deltası, 21 Mart, DLiuewe.


Tavşancıl Hieraaetus fasciatus: 3, Gediz Deltası, 18 Mart, A Ahmet; 1, Birecik, 7 Mart, R Ian.

Bıyıklı doğan Falco biarmicus: 1, Kızılcahamam MP, 9 Mart, D Barbaros (Ayrıntılı tanımlama mevcut değil).


Bataklık sutavuğu Porzana parva: 1, Karataş-Adana, 20 Mart, DLiuewe.


Bıldırcm kılavuzu Crex crex: 1, Fener-Rize, 9 Mart, E Süleyman.


Tay Otis tarda: 2, Uyuz Gölü, 25 Mart, A Alp; 8, Kulu Gölü, 17 Mart, ATuba.


Küçük suçulluğu Lymnocryptes minimus: 1, Mert Gölü-iğneada, 9 Mart, ATamer; 4, AkgölGöksu Deltası, 24 Mart, D Liuewe.


Korsanmartı Stercorarius parasiticus: 2, Yumurtalık Lagünü, 11 Mart, K Timo; 2, Göksu Deltası, 21 Mart, DLiuewe.


Büyük karabaş martı Larus ichthyaetus: 1, Kızılırmak Deltası, 9 Şubat, D Sunay.


Ada martısı Larus audouinii: 36, Karaburun-izmir, 28 Ocak, B Soner.


Kara ayaklı martı Rissa tridactyla: 1, iğneada, 3 Şubat, B Kerem.


Peçeli baykuş Tyto alba: 6, Lüleburgaz-istanbul yolu, 22 Ocak, E Tunç.


Kara ağaçkakan Dryocopus martius: 1, iğneada longozu, 3 Şubat, F Mike; 1, Uludağ MP, 10 Şubat, O Ortaç; 1, Kızılcahamam MP, 9 Mart, D Barbaros (ses).


Küçük yeşil ağaçkakan Picus canus: 1, iğneada longozu, 21 Ocak, B Murat ve 3 Şubat, T Ali ve 7 Mart, B Soner.


Ortanca ağaçkakan Dendrocopos medius: 2, iğneada longozu, 8 Mart, Ö Metehan.


Ak sırtlı ağaçkakan Dendrocopos leucotos: 2, iğneada longozu, 3 Şubat, B Kerem; 1, iğneada longozu, 7 Mart, B Murat.


Buğdaycıl Luscinia svecica: 1, Birecik, 5 Mart, R Ian; 1, Samandağ-Antakya, 4 Mart, A Ali; 1, Akgöl-Göksu Delta, 21 Mart, DLiuewe.


Alaca Kuyrukkakan Oenanthe pleschanka: 1, Akyatan Gölü-Adana, 7 Mart, E Cem; 8, Akyatan Gölü-Adana, 22 Mart, DLiuewe.


Boz söğütbülbülü Phylloscopus bonelli: 1, Akgöl-Göksu Deltası, 21 Mart, D Liuewe.


Büyük kaya sıvacıkuşu Sitta tephronota: I, Birecik, 6 Mart, R Ian.


Duvar tırmaşığı Tichodroma muraria: 1, Yılanlı Kale-Adana, 19 Mart, D Liuewe.


Orman tırmaşıkkuşu Certhia familiaris: 6, iğneada, 21 Ocak, Ö Metehan.


Büyük örümcekkuşu Lanius excubitor: 1, Uzunköprü:-Edime, 17 Şubat, N B Ümit.



Doğal Hayatı Koruma Derneği tarafından üç ayda bir hazırlanır.
DHKD Merkez Ofisi: Büyük Pastane Caddesi NO:43-45 Kat:5-6 Bahçekapı-Istanbul
Tel: (0 212) 528 20 30 Faks: (0 212) 528 20 40 e-posta: kelaynak@dhkd.org.   http://www.dhkd.org
Ankara Ofisi: Anafartalar Caddesi 17/5 Ulus, Ankara
Tel: (0 312) 310 28 45 . (0 312) 310 33 03 (2 hat) Faks: (0 312) 310 66 42   e-posta: ankara.ofis@dhkd.org
Yayıma Hazırlayan: Bahtiyar Kurt
Düzelti: Ceren Üzel
Tasarım ve Uygulama: PENCERE Grafik Tasarım Tel: (0 212) 216 49 19/20 Faks: (0 212) 216 49 21