3 Ağustos 2012 Cuma

Sayı 10



Kuş Araştırmaları ve Doğa Koruma Ulusal Sempozyumu Düzenlendi

Yakın zamanda kuş gözlemcilerini bir araya getiren en büyük etkinlik, DHKD, Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü ve Kuş Araştırmaları Derneği işbirliğiyle 7 - 8 Şubat 2002 tarihlerinde Ankara'da düzenlenen Kuş Araştırmaları ve Doğa Koruma Ulusal Sempozyumu oldu. Sempozyum yalnızca kuş gözlemcilerini bir araya getirmekle kalmadı; Türkiye'nin çeşitli yerlerinden Milli Parklar yetkililerini, öğretim üyelerini, Çevre Bakanlığı temsilcilerini ortak bir platformda topladı. Sempozyuma kuş gözlem topluluklarından en az ikişer kişi katılarak atölye çalışmalarında topluluklarını temsil ettiler.

İki gün süren sempozyumda iki ana konu incelendi. İlk gün, yapılan sunumlar ve atölye çalışmaları kuş araştırmalarına ve veri değerlendirmelerine odaklanırken ikinci gün doğa koruma konusu ve tehditler değerlendirildi.

İlk günün birinci bölümünde Kuş Araştırmaları Derneği'nden Okan Can ve Özge Keşaplı Can'ın yürüttüğü Kuş Göçlerinin İzlenmesi ve Ulusal Kuş Halkalama Projesi ile DHKD'nin yürüttüğü ÖKA izleme Projesi gündemdeydi. ÖKA İzleme Projesi'nin sunuşu kapsamında ele alınan konular şunlardı: Kuş gözlem topluluklarının yayılımını nasıl sağlarız; kuş gözlemcileri ile Milli Parklar yerel örgütlenmesi arasında iletişimi nasıl artırırız; DHKD tarafından geliştirilen Kuş Atlası Projesi'ne katılımı nasıl geliştiririz. Sunumların ardından yapılan atölye çalışmalarında tüm katılımcıların fikir ve önerileri alındı.

Günün ikinci bölümü Erciyes Üniversitesi'nden Uygar Özsemi'nin Ulusal Kuş Veri Bankasının Oluşturulması ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nden Sancar Barış'ın Nadir Türler Komitesinin Oluşturulması başlıklı sunumlarıyla sürdü. Daha sonra, konuyla ilgili atölye çalışmaları gerçekleştirildi. Nadir Türler Komitesi kapsamında, bir iletişim grubunun oluşturulması ve bu grubun gerekli çalışmaları Nisan'a kadar gerçekleştirmesi kararlaştırıldı.

İkinci günün ilk bölümündeyse, Milli Parklar çalışanı Sühendan Karauz'un AB Direktifi (Kuş Direktifi) ve Uluslararası Sözleşmeler Açısından Kuşların Korunmasındaki Yükümlülüklerimiz başlıklı bilgilendirici sunuşunu KAD başkanı Can Bilgin'in Kırmızı Listelerin Oluşturulması ve Hacettepe Üniversitesi'nden Zafer Ayaş'ın Kurşun Zehirlenmesi sunuşları takip etti. Daha sonra konularla ilgili atölye çalışmaları gerçekleştirildi.

Günün devamında KAD'dan Ayşe Turak'ın Kuşları En Verimli Korumak için Hangi Alanlar Korunmalı ve DHKD Genel Müdürü Tansu Gürpınar'ın Yabani Kuşların Doğadan Alınmasının Popülasyon Düzeylerine Etkisinin Değerlendirilmesi (avcılık, atmacacılık, yırtıcı kuş kaçakçılığı, yumurta toplama) başlıklı sunuşları dinlendi. Daha sonra gene konularla ilgili atölye çalışmaları yapıldı. Program, Edwin Waasen'in Yaralı ve Hasta Kuşlar İçin İlk Yardım, Tedavi, Rehabilitasyon ve Yeniden Doğaya Kazandırma başlıklı bilgilendirici sunuşuyla sona erdi.

Sempozyumun en önemli sonuçları, katılımcıların konuyla ilgili olarak "nerede, neler olduğuna" dair bilgilerinin artması, birbirlerini tanıması ve geleceğe yönelik ortaklıklar için bir zemin hazırlanması oldu. Özellikle yerelde bulunan kuş topluluklarıyla devlet kurumları arasında daha güçlü iletişim için yeşil ışıklar yanarken, merkezde de bu işbirliğinin sağlanması yolunda olumlu adımlar atıldı.

Sempozyumu, Nisan ayında Samsun'da yapılacak Kuş Gözlem Konferansı'na tüm katılımcıları davet ederek bitirdik ve hepimiz yüzümüzde bir gülümsemeyle Ankara'dan ayrıldık.

Sempozyumda yer alan tüm sunum ve atölye çalışmalarının notları MPGM tarafından bir kitapçıkta toplanacak ve katılımcılara dağıtılacak. Program hakkındaki detayları bu kitapçıktan, DHKD'den ya da kuş gözlem topluluklarından öğrenmek mümkün.

Sempozyumun hazırlanmasında emeği geçen Milli Parklar ile Kuş Araştırmaları Derneği çalışanları ve gönüllülerine, sempozyuma katılarak programı renklendiren tüm kuş gözlem topluluğu temsilcilerine buradan teşekkür etmek isteriz. Özellikle Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Koruma Genel Müdürlüğü çalışanı Sühendan Karauz'a tüm çabaları ve iyi niyetinden dolayı teşekkür ve tebriklerimizi sunarız.

Bahtiyar Kurt
Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği

Olağandışı Bir Kuş Gördüğümüz de

Kuş gözlemciliğinin en keyifli anlarından biri yeni, özellikle de nadir bir tür gördüğümüz andır. Her ne kadar yeni tür görmenin kendisi başlı başına heyecan verici bir olay olsa da, görülen kuşun yeni ya da ender tür olduğuna önce kendimizi, sonra da başkalarını ikna etmek gerekir. Genellikle başkalarını ikna etmek kendimizi ikna etmekten daha zordur. En tatmin edici gözlem kanıtları kuşun fotoğrafı ya da video kaydı olsa da gayet iyi bilindiği gibi kuşlar doğada kitap sayfasında durdukları gibi durmazlar. İşte bu noktada, arazide gözlemle ilgili not tutmak ve hatta çizim yapmak önem kazanır. Bu yazının konusunu, arazide tanımlayamadığımız ya da tanımlasak da nadirliği nedeniyle başkalarını ikna etmemiz gereken kuşlarla ilgili gözlemlerin notlara ve çizimlere aktarılması oluşturmaktadır.

Gözlem Koşulları

Gözlemin yapıldığı koşulların detaylarıyla bilinmesi son derece önemlidir. Buna göre gözlem notlarında bulunması gereken veriler aşağıda listelenmiştir:
- Gözlemin tarih ve saati;
- Hava koşulları (güneşli açık, kapalı, yağmurlu, sisli vb.);
- Görüş mesafesi (sis ya da yağış nedeniyle görüşün kısıtlandığı hallerde);
- Hava sıcaklığı;
- Güneşli havalarda ya da gün doğumulbatımı sırasında yapılan gözlemlerde ışığın karşıdan
gelip gelmediği;
- Özellikle sıcak havalarda yapılan gözlemlerde yüzeyden aşırı buharlaşma olup olmadığı;
- Kışın yapılan gözlemlerde kar ya da su yüzeylerinde buz örtüsünün yüzde cinsinden oranı;
- Gözlemin hangi mesafeden yapıldığı;
- Gözlemin yapıldığı optik cihazların marka ve teknik özellikleri;
- Diğer koşullar; örneğin gözleme katılan diğer kişiler, gözlem ortamında mevcut avcılar, balıkçılar, yoğun trafik, iş makinaları vb.


Gözlem Yeri

Öncelikle gözlemin yeri harita bilgisi şeklinde verilmeli; örneğin Bafra- Kızılırmak Deltası. Ancak, bu ölçekte gözlem mahallinin yeterince anlaşılması mümkün olmayacağı için gözlemin yapıldığı nokta ve buradaki arazi özellikleri hakkında daha detaylı bilgi verilmeli. Gözlem noktası kolayca bulunabilecek referans noktalarına göre tanımlanmalı. Örneğin Cernek Gölü'nün kuzey kıyısında, balıkhane binasının 200 m batısında gibi. Mümkünse gözlem yerinin koordinatları verilmeli. Böylece bölgeyi bilmeyen biri aynı gözlem noktasını yer tarifini kullanarak bulabilir. Söz konusu kuşun bulunduğu arazi yapısı da tanımlanmalı; açık su üzerinde, kıyıda sazlıklar arasında, su basmış çayırda, nadasa bırakılmış tarlada gibi. Eğer gözlenen araziye hakim bitki türleri tanınıyorsa bu belirtilmeli; örneğin Juncus bataklığı, Salicornia düzlüğü, meşe baltalığı gibi. Bazı durumlarda gözlem yerine komşu başka habitat ya da bitki örtüsünün varlığı da önem taşır; örneğin Juncus bataklığının hemen arkasındaki sık sazlıklar.

Kuşun Tanımlanması

Nadir bir gözlemin tespitinde tanımlamanın önemi büyüktür. Gözlemcinin çeşitli türler için tür ayrımında önem taşıyan noktaları bilmesi ve öncelikle bunları tespit etmesi gereklidir. Aksi takdirde, her gözlemde tüm özelliklerin teker teker not edilmesi gözlem koşulları nedeniyle ya da basitçe kuş sizin notları bitirmenizi beklemeden uçup gittiği için mümkün olmayabilir. Bu nedenle sahaya çıkmadan önce alanda hangi türlerin görülebileceğini ve bunlardan henüz görmemiş olduklarımızın diğerlerinden hangi özellikleriyle ayırt edilebileceğini kuş kitaplarından çalışmak son derece önemlidir. Bu ödevi iyi yapmak gözlemi keyifli ve etkin kılar. Bir diğer önemli konu da kuş topografyası ve anatomisine hakim olmaktır. Bu bilgi kuş kitaplarından çalışılarak geliştirilebileceği gibi, sık gördüğümüz türlerin incelenmesiyle de gelişir. Örneğin serçelerin erkek ve dişileri arasındaki farkları yazıya dökmek; kumru, güvercin, martı, karga ve serçe gibi yaygın türlerin kafa şekli, gaga yapısı, kanat örtüleri, birincil uzantısı, kuyruk sokumu gibi özelliklerini bilmek, sahaya çıktığımızda bize yardımcı olur.

Bir diğer önemli konu da renklerin olabildiğince hassas tanımlanmasının gerekliliğidir. Pek çok kişi kirli beyaz ya da krem rengiyle saf beyaz arasındaki farka dikkat etmez. Bir kuş gözlemcisi yakın renkleri ya da aynı rengin çeşitli tonlarını tanımlayabilmelidir. Günlük kullanımda renklerle ilgili kelime hazinemiz ne yazık ki çok zengin değil. Bu nedenle, bilinen başka nesnelerin renkleriyle benzerlik kurarak ya da birden çok renkle tanımlama yaparak bu eksikliği gidermeye çalışmalıyız. Yanlış anlaşılabilecek benzetmelerden de kaçınmalıyız; örneğin "zeytin rengi" zeytinin türüne göre siyah, gri-yeşil ya da yeşilimsi kahverengi olabilir. Bir diğer önemli nokta da kuşun renk tonlarında ışık miktarı, aydınlanma açısı ve gölgelenmeye ya da çevrenin hakim renklerine bağlı olarak oluşan değişikliklerdir. Yanılgıya düşmemek için varsa çevrede bilinen türlerin benzer renkleri ya da benzer topografik özellikleriyle karşılaştırma yapmak uygun olur.

• Genel görünüm

Tanımlamaya gözlem sahasında gördüğünüz ve kolayca tanımlanabilecek türlerle başlayın. Daha sonra bildik türlere göre nadir türün büyüklüğünü belirtin. Eğer olanaklıysa kuşun hangi aile, cins ya da gruba ait olduğunu (örneğin gündüz yırtıcısı, yağmurcun, küçük ötücü vb.) not edin. Bazı durumlarda daha spesifik tanı mümkün olabilir; örneğin çulluk, kuyrukkakan gibi. Diğer kuş türleri ile ilk bakışta zıtlık oluşturan özellikleri de bu noktada belirtilebilir: "Bir küçük halkalı cılıbıta benziyordu ancak % ıo daha iri ve daha soluk renkliydi" gibi. Yine ilk bakışta dikkat çeken bariz özelliklerini; tümüyle mavi, kanadı beyaz, göğsü kırmızı gibi, belirtin.

• Detaylı tanımlama

Sistematik olarak baş-boyun bölgesi, sırt, göğüs ve karnı tanımlayın, belirgin renk özelliklerini vurgulayın. Örneğin; "Alından başlayıp baş arkasına dek uzanan belirgin krem rengi bir kaş çizgisi vardı" ya da "Koyu kahve-siyah kulak örtüleri soluk kahverengi zeminde belirgin olarak fark ediliyordu" gibi. Kafa şekli (dik alın, yuvarlak, düz tepeli vb.), kaş, sürme, tepe, tepe çizgisi, bıyık gibi dikkat çeken bölgelerin özelliklerini yazın. Pek çok türde göz pınarının renkleri, kaş hattı ve sürmenin göze göre başlangıç ve bitiş noktaları, kulak örtülerinin renkleri önemlidir. Göz büyüklüğü, gaga uzunluğu ve gaga şekli son derece önemli olduğundan bunları tanımlayın, gerekirse çizimle gösterin. Göz büyüklüğünü ve gaga uzunluğunu gaga dibi-göz ön kenarı uzunluğuna oranlayın. Gaganın kalın ve ince kısımlarını, ucunun kancalı, küt ya da sivri olup olmadığını, açısını yazın. Görülebiliyorsa gaga dibindeki çıplak deri örtüsünün şeklini, rengini ve yaygınlığını belirtin. Yine görülebiliyorsa burun deliğinin şeklini, uzunluğunu ve gaga üzerindeki yerini tanımlayın. Gaga renklerini çene, gaga dibi, gaga ucu, kesici kenarlar ya da gaga sırtındaki özelliklere göre tanımlayın. Varsa ağız kenarlarının (gape phalanges), görülebiliyorsa ağız içinin rengini tanımlayın. Gözünü görebiliyorsanız iris rengini, orbital ve göz halkalarının kalınlık ve renklerini belirtin.

Pek çok türü tanımlarken sırtta beyaz hatların bulunması, karın-kuyrukaltı-göğüs arasında kontrast olması gibi özellikler önem kazanır. Özellikle kıyı kuşlarında omuz tüylerinin (omuz örtülerinin) kanadın hemen üzerinde oluşturduğu iki ya da üç sırada tüylerin renkleri ve şekilleri yaş ve tür tayini açısından önemlidir. Göğüste, karında ve karın yanlarında bulunan enine çizgi, boyuna çizgi, ok başı şekli, benek gibi özellikler belirtilmelidir. Kanat özelliklerini, küçük, ortanca ve büyük kanat örtülerini, kın tüylerini, ikincil tüylerinin oluşturduğu paneli ve görünüyorsa birincil tüyleri tanımlayın. Alula ve birincil kanat örtülerine, ve bunların birbirlerine oranına, kanat örtülerinin ucundaki renklerin yan yana eklenerek oluşturdukları bantlara, bunların renk ve kalınlıklarına dikkat edin. Birincil uçuş tüyleri seçilebiliyorsa kaç tane tüy ucunun görülebildiğini kaydedin. Birincil uçuş tüylerinin görünen kısmının kın tüylerinin tamamının uzunluğuna oranını belirtin (birincil uzantısı). Kanat ucunun kuyruk ucuna göre konumunu tarif edin (biraz geçiyordu, belirgin olarak geçiyordu, aynı uzunluktaydı, daha kısaydı gibi). Kuyruğun renk, uzunluk ve şekil özelliklerini not edin. Kuyruk üst ve alt örtülerinin kuyruğun ne kadarını örttüğüne dikkat edin.

Bacakların görülebilen kısımlarını, uzunluklarını ve renklerini tanımlayın. Tüylenmenin nereye kadar devam ettiğini belirtin; örneğin tarsus tüylüydü, parmaklara kadar tüylenme vardı gibi. Özellikle yırtıcı kuşlarda bacakları örten tüylü kısımlarda bulunan enine ya da dikine çizgileri not edin.

Uçuşta görülen türler için kanadın şekil ve uzunluğunu, kol ve el kısımlarının birbirine göre oranını, kanatta bulunan koyu ya da açık renk alanları, bant ve çizgileri, kanat altının renklenme özelliklerini kaydedin. Kuyruğun şekil ve uzunluğunu, kuyruksokumunun, kuyruk üstü örtülerinin ve belin renklerini, bunların şekil ve yaygınlığını, dış kuyruk tüylerinin rengini, parmak ya da tarsusun uçarken kuyruk ucundan geriye uzanıp uzanmadığını, baş ve boynun uçuşta nasıl taşındığını belirtin.

• Ses, ötüş ve davranış

Özellikle yabancı dilde yayınlanmış kitaplarda kuşların ses ve ötüşlerinin yazılı tanımlarını anlamak neredeyse imkansızdır. Çeşitli CD ve kasetlerden dinleyerek öğrenmek daha yararlıysa da özellikle bazı ötücü kuşlarda yerel "lehçelerin" Türkiye için uygun olmayabileceğini akılda tutmak gerekir. Sesleri olabildiğince herkesin bildiği mekanizmalara atıfta bulunan benzetmelerle tanımlamaya çalışın. Örneğin masanın kenarına tarak sürtüyormuş, kırbaç şaklatıyormuş gibi vs.

Tekrarlanan seslerin sıklığını, dizinin seyri boyunca frekans, ritim ve volüm değişikliklerini kaydetmek yararlı olabilir. Örneğin ağaçkakan "takırtılarında" toplam süre, frekans ve volüm önemlidir. Pek çok ötleğenin ötüşü ilk bakışta birbirine benzer ancak şarkının söylenme hızı farklı olabilir. Bir tür şarkıyı canından bezmiş, şekilde söylerken, diğeri aynı şarkıyı son derece enerjik bir üslupla söyleyebilir. Şarkı içinde tekrarlanan bölümlere ya da benzer şarkıların farklı bölümlerine özellikle dikkat edilmelidir. Belli tür vokalizasyonları olan kuş gruplarından yaygın olanların (örneğin, büyük baştankara, kirazkuşu, saka, kamışçın, maskeli ötleğen, çıvgın gibi) ötüşleri iyi bilinirse duyulan sesin değerlendirilmesi ve tarif edilmesi daha kolay olur.

Bunlar dışında kuşun nasıl davrandığı da tanımlama açısından büyük önem taşır. Yırtıcı kuşlarda uçuş davranışı tanımlamanın en önemli kısımlarından biridir. Örneğin yalnızca devriye şeklinde bakan bir delice uzaktan Circus olarak tanımlanabilir ya da böylece askıda kalan yırtıcı kuş olasılıklarını birkaç taneye indirger. Kıyı kuşları için beslenilen suyun derinliği ve beslenme sıklığı küçük türlerle büyükler arasında farklıdır ve bu farklılık tanımlamada yardımcı olabilir. Örneğin, su çulluklarında kalkıştan sonra izlenen rota tanımlamada önemlidir. Kıyı kuşlarının, kuğu, kaz ve ördeklerin, turna, leylek, balıkçıl gibi pek çok türün sürü halinde uçuş davranışı tanımlamada önem taşır. Örneğin sürü halinde uçan bir grup accipiter büyük olasılıkla yoz atmacadır. Kuşun genel olarak ne yaptığını, beslenip beslenmediğini ve çevrede varsa kendi türdeşleri ya da başka türlerle nasıl ilişkide olduğunu bilmek bazen yararlı olabilir. Özellikle küçük ötücüler ve yelveler arasında kuşun saklanmayı sevip sevmediği önem taşıyabilir.

• Çizimler

Yukarıda tanımlanan özelliklerin pek çoğunu arazide yapacağınız hızlı çizimler üzerine not etmek tarif etmekten daha kolaydır. Amaç sanatsal bir üretim değil notlara görsel destek sağlayan bir "karikatür" oluşturmaktır. Abartmayı sevenler için ötüşteki volüm ve ritim değişiklikleri bile x (zaman) y (volüm) ekseni üzerinde ya da ses perdesini belirten grafikler halinde not edilebilir.

• Son söz

Aldığınız notlar ne denli detaylı ve düzenli olursa olsun tabii ki üç şeyin yerini tutmaz. Bunlardan ilk ikisi olan kuşa ait görüntü ve/veya ses kaydını sağlamak çoğu zaman pek mümkün değildir. Ancak üçüncüsü olan ne gördüğünüze ilişkin samimi kişisel değerlendirmeniz, her zaman arazi notlarınıza eşlik etmelidir. Bu değerlendirme, tuttuğunuz notlarla çelişmeden, olası başka türleri niye düşünmediğinize dair akılcı bir tartışma içermelidir. Özellikle görülmesi daha muhtemel benzer türlere ait veriler varsa çeşitli yaş, cinsiyet, ırk ve mevsimsel değişiklikleri göz önüne alarak neden yaygın olanı değil de daha nadir bir tür gördüğünüzü düşündüğünüzü kanıtlarıyla açıklamalı, şüpheli durumlar varsa gözlemdeki önemli ama eksik kalan konuları açık yüreklilikle ortaya koymalısınız. Nadir bir türün tüm anatomik, topografik ve davranışsal özelliklerini bir kuş kitabını açıp da yazmak teorik olarak mümkündür. Ancak gözlemin gerçek, iddianın samimi olduğunu daha çok bunu nasıl tartıştığınız yansıtır. Son olarak gerçekten nadir bir tür görmüş ama bunu yeterince detaylı kaydetmemiş ve dolayısıyla da iyi tartışamamış olabilirsiniz. İkna olmayanlara kızıp bir dahaki sefere daha iyi gözlem yapmak, görmediğiniz ya da duymadığınız şeyleri görmüş-duymuş gibi davranmaktan daha ahlakidir.

Sancar Barış
Ondokuz Mayıs Üniversitesi


Toygar'dan Kayıtlar (16 Eylül-31 Aralık 2001)

Merhabalar,
Bu sayıdan itibaren "Toygar'dan Kayıtlar" bölümümüz yeni bir formatta sizlerin beğenisine sunuluyor. Hoşunuza gitmesi ümidiyle...

Marmara Bölgesi

Kışla birlikte Marmara'daki tüm sulakalanlar da hareketlendi. Özellikle son yılların en soğuk kışını geçiren Doğu Avrupa'dan zorunlu olarak ayrılan binlerce sukuşu, bu bölgemizden geçerek Anadolu ve Kıbrıs'a uzandı. Bu geçici göçün yankılarını önümüzdeki sayıda daha kapsamlı olarak ele alacağız; ancak önce sonbaharı bitirmemiz gerekiyor. 16 Eylül'de Meriç Deltası'nda görülen, ülkemizdeki en büyük sumru türü olan hazar sumrusunun (Sterna caspia) 23 bireyi en taze kayıt. Bu gezide ve 10-11 Kasım tarihlerinde gözlenen 3 bireyiyle akkuyruklu kartal (Haliaeetus albicilla) türü için dönemin en kalabalık kaydını verdi. Bu tür ülkemizde her mevsim kaydedilebilir olsa da, üreyen çiftlerin zehirlenme, avcılık ve alan tahribatı sonucu azalması yüzünden kış aylarında daha yoğun rastlanıyor. 18 Kasım'da Gala Gölü'nde 337 küçük karabatağa (Phalacrocorax pygmeus) ve 57 tepeli pelikana (Pelecanus crispus) rastlandı. Uluabat Gölü'nden gelen raporlar 2023 küçük karabatak (Phalacrocorax pygmeus), 1100 ak pelikan (Pelecanus onocrotalus), 26 tepeli pelikan (Pelecanus crispus) ve 50 pasbaş patka (Aythya nyroca) gibi çok sayıda önemli tür içerse de gölün durumu hiç de iç açıcı değil. İstanbul Boğazı'ndaki bitmeyen senfoniyse -göç- her yılki gibiydi. Belki de geniş katılımlı bir projeyi çoktan haketmiş olan bu coğrafya, üzerinden geçen yüzbinlerce yırtıcıyı ve ötücüyü kışı geçirecekleri yerlere doğru uğurlarken bizlere de bu güzel anları bir daha yaşamak için önümüzdeki yılı beklemek düştü. Uludağ'dan gelen 1 kara ağaçkakan (Dryocopus martius) kaydını Büyükçekmece'den 18 ve 30 Aralık'da gelen 14 ötücü kuğu (Cygnus cygnus), 1000 altın yağmurcun (Pluvialis apricaria) ve 16 sütlabi (Mergus albellus) kayıtlarıyla birleştiriyor ve bu bölümü bitiriyoruz.

Batı Anadolu

Sonbahar ve kışı oldukça yoğun geçiren bu bölgeden gelen kayıtlar yine dopdolu. 13 Ekim'de Güllük Deltası'nda 2 sarı mukallit (Hippolais icterina) kaydedilirken, 16'sında Batı Toroslar'da bulunan Eren Yaylası'nda, muhtemelen o yörede üreyen 1 kara iskete (Serinus pusillus) ve 8 kırmızıgagalı dağ kargasına (Pyrrhocorax pyrrhocorax) rastlandı. 6 Ekim'de Acıgöl'de sayılan 1200 angıt (Tadorna ferruginea) gölün önemini gösteriyor. Kütahya yakınlarındaki Erenköy'de 30 Ekim'de yol yakınında görülen 2 genç şah kartal (Aquila heliaca) ve 4 genç kara akbaba (Aegypius monachus) bölümümüzün en önemli kayıtlarından birini oluşturuyor. 11 Ekim'de Aliağa Kuş Cenneti'nde gözlemlenen çizgili ötleğen (Sylvia nisoria) ve 15-16 Aralık 2001'de Güllük Deltası'nda görülen 66 küçük karabatak (Phalacrocorax pygmeus) ve 1 izmir yalıçapkınıysa (Halcyon smyrnensis) diğer önemli kayıtlar. Aliağa Kuş Cenneti'nde 29 Aralık'ta kaydedilen 97 tepeli karabatak (Phalacrocorax aristotelis) önemli de olsa bir gün sonra Gediz'de yapılan sayımların yanında sönük kalıyor. Bu sayımın sonucunda 1280 karabatak (Phalacrocorax carbo), 615 tepeli pelikan (Türkiye'de bu güne kadar bilinen en büyük yoğunluk) ve 94 sibirya kazı (Branta ruficollis) kayda geçiyor.

Karadeniz

Bu bölge her zamanki gibi az ve de öz türleriyle karşımızda. 19 Eylül'de Kızılırmak Deltası'nda kaydedilen 1 kıyı çamurçulluğu (Limosa lapponica) ülkemizde az sayıda görülebilen bir göçmen. Belki de ondan daha nadir olan başka bir türse kızıl çaylak (Milvus milvus). Samsun'da 2 Aralık'ta 1 tane gözlemlenen bu yırtıcının kara çaylak ile karıştırılması çok kolay olduğundan Türkiye'deki gerçek durumu hala bir soru işaretidir. Başka bir nadir türeyse Rize Limanı'nda Aralık sonunda rastlandı: 1 genç sümsükkuşu (Sula bassana).

İç Anadolu

Gözlemci ve alan sayısı bakımından Türkiye'nin en şanslı bölgesinden yine bir çok ilginç kayıt var. Önce gelecekte yaygınlaşmasını umut ettiğimiz bir çalışmadan, halkalamadan başlayalım. ODTÜ'de başlanan bu projenin ilk aşamasındaki kayıtlar; 2 sarı mukallit (Hippolais icterina), 2 zeytin mukallidi (Hippolais olivetorum), 1 boz ötleğen (Sylvia borin) ve 3 benekli bülbül (Luscinia luscinia). Sulakalanlardaysa durum bildiğiniz gibi. 23 Eylül 200l'de Konya Kozanlı Gölü'nde 1 bıyıklı doğan (Falco biarmicus), Eylül sonu ve Ekim başında Mogan Gölü'nde 1 balık kartalı (Pandion haliaetus), 74 Pasbaş Patka (Aythya nyroca), 1 benekli sutavuğu (Porzana porzana), 3 kızılboyunlu batağan (Podiceps grisegena) ile 2 buğdaycıl (Luscinia svecica) kaydedildi. Yine aynı dönemde yırtıcıların başkenti Kızılcahamam'da 1 kızıl akbaba (Gyps fulvus), 1 sakallı akbaba (Gypaetus barbatus), 18 kara akbaba (Aegypius monachus), 1 şah kartal (Aquila heliaca) ve 1 bıyıklı doğan (Falco biarmicus) görüldü. Kulu Gölü'nün gerçek bir göç vahası olduğu da bu tarihler arasında gelen kayıtlarla artık daha iyi anlaşılıyor. Alanda 14 Ekim'de 2 telli turna (Anthropoides virgo), 20 Ekim'de 1 dağ cılıbıtı (Charadrius morinellus) ve 1 sarıbacaklı kumkuşu (Calidris temincki), 28 Ekim'de 1 küçük suçulluğu (Limnocryptes minimus) görüldü. 1 Aralık'da kaydedilen en az 5000 boğmaklı toygar (Melenacorypha calandra) ve 8 Aralık'da görülen 1 kara iskete (Serinus pusillus) de bu alanı kullanan diğer kuşlardan. Kayseri civarından gelen kayıtlarsa bölgeye has zenginliği yansıtıyor. Kuşçu Köyü'nde 14 Ekim'de 1 aksırtlı kuyrukkakan (Oenanthe finschii), Hisarcık'da 4 Kasım'da 3 çulluk (Scolopax rusticolla) ve 11 Kasım'da ÖKA potansiyeli taşıyan Ağacaşar Barajı'nda 140 boz ördek (Anas strepera), 2 kaya kartalı (Aquila chrysaetos) ve 131 turna (Grus grus) kaydedildi. Ancak bu kayıtları bile unutturan birkaç kayıt vardı ki bunların başında 17 Aralık'da Avanos-Nevşehir'de, Kızılırmak boylarında kaydedilen 1 izmir yalıçapkını (Halcyon smyrnensis) geliyor. Bunun kadar albenili gözükmese de 18 Aralık'da Ovaçay-Ankara'da yapılan gezi 2 hoş kayıt içeriyor: 1 kara çaylak (Milvus migrans) ve 1 büyük örümcekkuşu (Lanius excubitor). Yılı kapatırken ise son sözü Mogan söylüyor: 22 Aralık' da 37 ötücü kuğu (Cygnus cygnus) ve 29 Aralık'da 2 karabaş patka (Aythya marila).

Güney Anadolu

Göksu Deltası'nda 18 Eylül'de kaydedilen 45 yaz ördeği (Marmaronetta angustirostris) azımsanamaz bir kayıt. Aynı şekilde Burdur Gölü'nde 7 Ekim'de görülen 5000 karaboyunlu batağan (Podiceps nigricollis) ve 62 kaşıkçıyla (Platalea leucorodia) 28 Ekim'de görülen 6 kızılboyunlu batağan (Podiceps gresgena) çok önemli kayıtlar. 30 Eylül'de Eğirdir Aksu arasında seyreden bir otobüsün camından gözlemlenen 40 aladoğansa (Falco vespertinus) bir daha görünmek için bizi gelecek Nisan'a kadar bekletecek gibi görünüyor. 21-23 Ekim'de Birecik'te düzenlenen organizasyon sırasında kayda geçen yırtıcılara ülkemizde pek de sık rastlanılmıyor: 1 balık kartalı (Pandion haliaetus), 2 tavşancıl (Hieraaetus fasciatus) ve 1 ulu doğan (Falco cherrug). Gelenekselleşmesi düşünülen Belen Festivali için 28 Eylül'de Hatay'a giden kuşçulardan bazılarıysa Afrika yolundaki göçmenlerden bir kısmını kayda geçirdi: 3424 küçük orman kartalı (Aquila pomarina) ve 900 ak pelikan (Pelecanus onocrotalus). Aralık ayı boyunca Göksu Deltası'nda yapılan çalışmalarda çok sayıda yırtıcıya rastlandı: 1 akkuyruklu kartal (Haliaeetus albicilla), 1 kara akbaba (Aegypius monachus), 5 bozkır delicesi (Circus macrourus), 1 çayır delicesi (Circus pygargus), 78 şahin (Buteo buteo), 9 büyük orman kartalı (Aquila clanga), 3 şah kartal (Aquila heliaca), 1 bozkır kartalı (Aquila nipalensis), 2 bıyıklı doğan (Falco biarmicus) ve 1 kır baykuşu (Asio flammeus). 29 Aralık'da Kozanlı'dan gelen 1 izmir yalıçapkını (Halcyon smyrnensis) kaydı ile bu bölümü de noktalıyoruz.

Doğu Anadolu

Dönem boyunca elimize ulaşan tek kayıt bir göç durağını müjdeler gibi: 3 Ekim, Hazar Gölü, 16 küçük orman kartalı (Aquila pomarina) ve 96 şahin (Buteo buteo). Kuş gözlemciliğinin kısa zamanda yaygınlaşmasıyla umarız bu bölgemizden daha çok kayıt alır duruma geliriz.

TOP 5 Kayıt:

1) Tepeli pelikan (Pelecanus crispus) , 615, Gediz Deltası, EKGT
2) İzmir yalıçapkını (Halycon smyrnensis) 1, Avanos-Nevşehir,Gökhan Güven
3) Kızıl çaylak (Milvus milvus) 1, Samsun, Sancar Barış
4) Kara akbaba (Aegypius monachus) 1 (yarı erişkin), Göksu Deltası, Edwin Vaassen
5) Karabaş patka (Aythya marila) 2, Mogan Gölü, Barbaros Demirci & Ekin Uçar
    Sümsükkuşu (Sula bassana) 1 (genç), Rize limanı, Süleyman Ekşioğlu

• Bu kayıtlar Toygar'a ulaşan raporlardan derlenmiştir.
Tüm katılımcılara ve bize kayıtlarını bildiren Morton Kavaney'e teşekkür ederiz.

Bu sayıda kayıtların kimlerden alındığı yazılamadı.
Önümüzdeki sayıdan itibaren kayıtları alanların isimlerini yazmaya devam edeceğiz.



Trakya Üniversitesi Kuş Gözlem Topluluğu (TÜKUT)


Trakya Üniversitesi Kuş Gözlem Topluluğu (TÜKUT), Kasım 200l'de resmen kuruldu. Bugün 60 kişiden oluşan topluluğumuzun üyeleri çoğunlukla Biyoloji Bölümü öğrencileri olmakla birlikte aramızda akademisyenler, diğer fakülte ve yüksek okullardan üyeler de bulunuyor.

TÜKUT'un genel ilkeleri; öğrencilerin Atatürk ilkeleri doğrultusunda toplumsal ve kültürel gelişmelerine yardım etmek, beden ve ruh sağlıklarını korumak, onların araştırmacı ve yaratıcı kişiler olarak yetişmelerine olanak sağlamak, boş zamanlarını değerlendirmektir.

Amaçlarımız:

- Yöremizdeki kuşları teşhis etmek, yaşam ortamları, üremeleri, yayılışları, sayıları, göç ve davranışları hakkında bilgi toplamak; karşı karşıya bulundukları tehditleri belirleyerek çözüm önerileriyle birlikte çeşitli platformlara taşımak,
- Nesli tükenmekte olan türlerin ve yaşam alanlarının korunmasına ve iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak,
- İnsanlara doğayı, doğa fotoğrafçılığını sevdirmek ve doğa koruma bilincini yerleştirmek,
- Öğrencilerin boş zamanlarını en güzel ve yararlı biçimde değerlendirmelerini sağlamak, aralarındaki dostluğu pekiştirmek,
- Üniversite bünyesinde çeşitli sosyal etkinlikler düzenlemek,
- Edinilen tüm bilgileri yurdumuzdaki diğer kuş gözlem topluluklarıyla paylaşarak, başta Trakya olmak üzere Türkiye kuş faunasına katkıda bulunmak,
- Trakya Üniversitesi'nin tanıtımına katkıda bulunmak.

Etkinliklerimiz:

- Bölgemizdeki önemli kuş alanlarında düzenli gözlemler yapmak,
- Gözlem sonuçlarını internet aracılığıyla Türkiye'deki diğer kuş gözlem topluluklarıyla paylaşmak,
- Kuşlar ve yaşamalanlarıyla ilgili elde edilen olumlu ya da olumsuz sonuçları çeşitli platformlarda dile getirerek konuyla ilgili kuruluşların dikkatini çekmek,
- Doğa fotoğrafçılığını geliştirmek, seminerler yoluyla insanlara doğa koruma bilinci kazandırmak,
- Çeşitli kültürel ve sosyal aktivitelerde bulunmak.

YrdDoç.Dr. Mustafa KAYA
TÜKUT Akademik Danışmanı

KONFERANSA DAVET 


Özgürce uçabilmek bir kuşun en doğal hakkı, en büyük varoluş nedenidir. Bu nedenle onların özgürlüğünü kısıtlayan ne varsa kaldırıp atmak gerekir. Bu da ancak biz kuşçuların birlik ve beraberliğiyle mümkün; o zaman haydi bakalım şimdi yine birlik ve beraberlik zamanı, bilgilerimize bilgi katma zamanı. Çok şey öğrenelim ki onlar için daha sıkı savaş verelim. Yalnızca kuş gözlemcisi olmak değil, bilinçli kuşçu olmak önemli. Haydi öyleyse, zaman konferans zamanı. Bu yıl 20-23 Nisan 2002 tarihlerinde Samsun'da gerçekleşecek olan 5. Kuş Gözlem Konferansı'na hepinizi OMÜKUŞ olarak kucak dolusu sevgiyle bekliyoruz.
Katılım için başvuru adresi: fazilet ÜKER: fazilet-uker@yahoo.com
Ayrıntılı bilgi içini: Arzu GÜRSOY: agursoy@omu.edu.tr




Doğal Hayatı Koruma Derneği tarafından üç ayda bir hazırlanır.
DHKD Merkez Ofisi: Büyük Postane Caddesi NO:43-45 Kat:5-6 Bahçekapı-Istanbul
Tel: (0 212) 528 20 30 Faks: (0 212) 528 20 40 e-posta: kelaynak@dhkd.org. http://www.dhkd.org
Ankara Ofisi: Anafartalar Caddesi 17/5 Ulus, Ankara
Tel: (0 312) 310 28 45 . (0 312) 310 33 03 (2 hat) Faks: (0 312) 310 66 42 e-posta: ankara.ofis@dhkd.org
Yayıma Hazırlayan: Bahtiyar Kurt
Düzelti: Ceren Üzel
Tasarım ve Uygulama: PENCERE Grafik Tasarım Tel: (0 212) 289 21 49 e-posta : pencere.graf@superonline.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder