9 Eylül 2012 Pazar

Sayı 11



5. Türkiye Kuş Gözlem Konferansı

On Dokuz Mayıs Üniversitesi Kuş Gözlem Topluluğu ve Samsun Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Kuş Gözlem Topluluğu olarak 20-23 Nisan 2002 tarihleri arasında düzenlemiş olduğumuz "S.Türkiye Kuş Konferansı"ndan alnımızın akıyla çıkmış bulunuyoruz.

Birçok kuşçunun yeniden buluşması, yeni dostlukların kurulması, bağımlısı olduğumuz kuşların yararına bir şeyler yapılabilmesi ve onların korunmasında bir adım daha atılabilmesi için Samsun'da toplandık. Bu sefer hastalığımızın ne kadar yayıldığını gördük. Aslında daha fazla katılım bekliyorduk ancak kuş gözlemcilerinin büyük bir bölümünü üniversite öğrencileri oluşturuyor. Dolayısıyla katılımda öğrenci familyasına has birtakım engeller çıkabiliyor. Biz orada yaşananları anlatarak gelemeyenlere biraz nispet yapalım şimdi :

İlk gün herkesin birbirini kucaklaması sona erdikten sonra konferans başladı. Salonda geçen 2. günün sonunda, “Anılarla kuşçuluğun dünü, bugünü, yarını” bölümünde “Nasıl fanatik bir kuşçu olunur?” “Kuşçu etiketi yapıştırılmış bir 'kuşçu' nasıl suya batar?” “İlk bayan kuşçu kimdir?” “Gören bizi, sanır deli diyerek kuş gözlemi yapılacak bölgede halktan kuşçu olduğumuz gizlenmeli ve balık gölü araştırması yapan kişiler olduğumuz mu söylenmeli?” gibi soruları yanıtladık. 3. günün sonundaysa medar-ı iftiharımız Kızılırmak Deltası'na gittik. Önce Yörükler Subasar Ormanı'nda yalıçapkınlarının kortejinde gözlem yaptıktan sonra Cernek Gölü'nü ve orada kampta olan arkadaşlarımızı ziyaret ettik. 6 arkadaşımız Polonyalı dostlarımızla birlikte, kuş halkalama projesi uğruna konferansı feda ederek kurmuş olduğumuz ağlardan kuşları toplamaya ve halkalamaya devam ediyorlardı. Burada da burnumuzun ucundan lacivert parıltısını göstererek geçen kırlangıçlarla çarpışmamaya dikkat ederek gözlem yapmayı sürdürdük. Akşamüstü "Gördüğümüz leylekler umarız güzel yolculukların habercisidir" diyerek düştük dönüş yoluna. Akşam şehirde karnımızı doyurduktan sonra "biraz da eğlenelim" dedik. Yorucu bir gecenin ardından ertesi gün uyanmak gerçekten zor işti. Sabah erkenden son günümüzün arazi gezisini yapmak üzere otobüslere doluştuk. Kocadağ'ın karlı tepelerindeki rüzgar iliklerimize işleyip herkes ayılıncaya kadar biraz buzlu kar oynadık. Kuştan çok bitki ve böceğin gözlendiği bu gezi de bittikten sonra Samsun grubu olarak diğer kuşçu arkadaşlarımızla vedalaşıp onları yolcu ettik. Umuyoruz ki konukseverliğimizi sonuna kadar gösterebilmişizdir ve kimseyi üzmemişizdir.

Sürçü lisan ettiysek affola. Bu topluluğun bugün var olmasını sağlayan, engin bilgisini bizden eksik etmeyen akademik danışmanımız Doç. Dr. Sancar Barış'a, konferans hazırlıkları içinde bizden daha çok bunalan, ornitolog olma yolunda ilerleyen asistan hocamız Arzu Gürsoy' a ve bizi destekleyen herkese çok teşekkür ediyoruz.

Gelecek yılki konferansı üstlenecek olan arkadaşlara Allah 'tan yardım diliyoruz. Çığ gibi çoğalmamızın sürmesi ve daha güzel anıları birlikte paylaşabilmek ümidiyle.

Gülsüm Er
OMÜKUŞ

Gediz Deltası Üreyen Kuşlar Projesi
(18 Mayıs - 9 Haziran 2002) 

18 Mayıs 2002 Cumartesi günü başladığımız Gediz Deltası Üreyen Kuşlar Projesi en sonunda bitti. Yaklaşık 20 günlük emeğin sonunda tamamlanan bu projede, herkes elinden gelenin en iyisini yaptı. Bu proje bize grup çalışmasının, dayanışmanın ve işbirliğinin önemini, ve bir işi sonlandırmada kullanılacak anahtarlar olduğunu bir kez daha gösterdi. Peki proje nasıl başladı, nasıl sürdürüldü ve nasıl bitti?

Proje her şeyden önce masa başı çalışmalarıyla başladı; haritalar, formlar hazırlandı, çoğaltıldı, organizasyon ekibi oluşturuldu. 18 Mayıs günü araziye gelince ilk işimiz ziyaretçi merkezinin ikinci katını proje odasına çevirmek oldu. Haritalar, örnek formlar, katılımcı listeleri, sosyal etkinlik duyuruları, önemli telefonlar ve duyuru tahtası duvarlara asıldı; iş planları yapıldı. Proje için gerekli malzemelerin alımı, kalınacak yerlerin ayarlanması, yemek gibi sorunların nasıl çözüleceği o gün kararlaştırıldı. Handan'ın parlak fikri sayesinde bir yemek şirketiyle anlaşıldı ve proje boyunca öğle ve akşam yemeklerimiz bu şirketten geldi.

Yöntem

Önce Gediz Deltası 299 UTM karesine bölündü. Ancak proje ilerledikçe bunlara 6 kare daha eklendi ve toplam 305 kare oldu. Her kare 1 km x 1 km boyutlarındaydı. GPS kullanılarak bu karelere gidildi ve her karede gelişigüzel 3 nokta belirlendi. Noktaların gelişi güzel olmasına özellikle dikkat edildi. Yani o karede su kenarı varsa doğrudan oraya giderek sayım yapılmadı. Alanın haritası üzerinde belirlenmiş noktalar işaretlendi. Her nokta için ayrı ayrı habitat ve tehdit bilgileri yazıldı. Her noktada ortalama 10 dakika beklenerek sayım yapıldı. Daha sonra, noktalarda görülen kuşlar ve üreme kodları formlara işlendi. Bu kodlar "olası, mümkün ve kesin" olmak üzere 3 ayrı başlık altında toplandı. Daha sonra her kuş için ayrı bir harita çıkarıldı. Her karede o kuşun üreme koduna göre işaretleme yapıldı. Yani şu an akça cılıbıt haritasını elinize alıp, bu kuşun Gediz Deltası'nda hangi karelerde kesin olarak ürediğini görmeniz mümkün.

Sabahları genelde 06:00 gibi kalkıldı. İlk günler her ne kadar araç sorunu yaşasak da her gün ortalama 2 grup araziye çıktı. Hafta sonları grup sayısı üç, bazen de dört oldu. Sayımlar genelde kuşların oldukça aktif olduğu 07:00-12:00 ve 16:00-20:30 saatleri arasında yapıldı. 3 gün boyunca Bostanlı-Çilazmak sahili, Gediz Nehri boyu ve Gediz ağzı tekne ekibi tarafından tarandı. Öğlen araları genelde yemek, uyku, doldurulan formların haritalanması ve bilgisayardan kuş seslerini tanımaya çalışılmasıyla geçirildi. Akşamlarıysa yemek ve aşırı yorgunluktan dolayı uyku ağır bastı. Daha önceden planladığımız gibi Gediz Kuşları Sineması'nda bir Alan Parker filmi olan Birdy'yi seyredemedik, Seyrek'e gidip sucuk yiyemedik; İshak Kuşu Gecesi düzenleyip ishak kuşunu da göremedik. Fakat her şeye karşın bir proje partisi düzenlendik.

Türler

Gediz Deltası çok büyük bir alan ve içinde harika habitatlar barındırıyor. Örnek vermek gerekirse; tuz tavaları, tuzcul bozkırlar, kıyı bataklıkları, sazlıklar, çamur düzlükleri, kayalık tepeler, dalyanlar, lagünler, tarım arazileri, açık deniz, vb. Bu yüzden de deltada kuş çeşitliliği oldukça fazla. Proje boyunca dağılımı en fazla olan kuş tepeli toygar oldu. Adeta deltanın her yerine yayılmıştı. Tuzcul bozkırların favori kuşlarıysa boğmaklı toygar ve akça cılıbıt oldu. Kamış bülbülü de pek mekan tanımıyor, her yere yayılıyordu deltada. Çiğli Bataklığı uzunbacaklar ve mahmuzlu kızkuşlarının mekanıydı; Homa'daki adalarsa tepeli pelikan ve Hazar sumrularının evi. Çilazmak bölgesindeki adacıklar ise gümüş martıların, Akdeniz martılarının, sumru kolonilerinin, kara gagalı sumrulann, karabaş martıların tapulu malı. Gediz ağzında, balıkçı barınakları çevresindeki adalara sumrular, kara gagalı sumrular ve bataklıkkırlangıçları sahip çıkıyordu. Süzbeyli Köyü'nde kerpiç evlerin saçaklarında üreyen küçük kerkenezlerse "gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür" diyordu adeta. Flamingolar tuz tavalarını mekan tutmuş “169 tanemiz kuluçkada bu yıl” diyordu. Uzun yıllardan sonra deltada 5, 16,25 ve 40'ar adet olmak üzere 4 kez ala sığırcık görüldü. Kocagözlerse oldukça fazla ve tuz tavaları “bizim de evimiz” diyorlardı; hatta çadırlarda uyuyan kuşçulara gece boyunca sesleriyle eşlik ettiler. Angıtların üreme başarısı çok yüksekti, ancak yavruları büyütememe ve gümüş martılara yedirme gibi bir sorunları vardı. Kır kırlangıçları, serçeler ve kumrularsa insanlarla pek içli dışlılardı; insanların olduğu yerlerde üremeyi tercih ediyorlardı. 20 gün boyunca bir tane bile yalıçapkını görülmedi koca deltada. Akşamları küçük ak balıkçılların sürüler halinde körfez girişindeki Uzunada'ya uçması bizi şüphelendirdi. Çünkü bu ada tamamen askeri böıge ve 1,5 milden fazla yaklaşmak yasak. Bu adada ürüyor olabilirler düşüncesiyle askeriyeden izin alındı, önümüzdeki günlerde adaya gidip sayım yapılacak.

Projeye Dair Bazı İstatistikler

- Proje 22 gün sürdü; bunun 3 günü kuşçu yetersizliğinden araziye çıkılamadı.
- Günde ortalama 5 kuşçu, 2 ekip olarak sayım yaptı.
- Proje boyunca 305 kilometrekare alan tarandı. 870-880 civarında nokta alındı.
- Her noktada 10 dakikadan ortalama 8700-8800 dakika gözlem yapıldı.
- Yaklaşık 125 tür kuş görüldü. Bunların 94'ünün üreme haritaları çıkarıldı.
- 2ü'ye yakın türün yavruları görüldü.
- Projede toplam 22 kuşçu sayım yaptı.
- 136 öğün yemek yendi.
- Proje boyunca en çok “Gördün mü gördün mü, tavalara tuz basmışlar gördün mü” ve ”Taramazsan tarama yar” şarkıları söylendi.


Sorunlar

Sorunları ana başlıklar altında özetleyecek olursak:

Proje sürerken şahit olduğumuz başlıca sorun, sit alanı olan ve moloz dökmenin bizzat belediye tarafından yasaklandığı Çiğli Bataklığı'nın yine bir belediye şirketi olan İZBETON tarafından moloz dökülerek doldurulmasıdır. Moloz döken kamyonlar ve plakaları tarafımızca fotoğraflandı, savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Ancak, ne yazıktır ki bu alandaki doğal sit kararını kaldırtıp buraya okul yapmak isteyen, yapılaşmaya açmak isteyen güçler var.

Angıt tavası diye tabir edilen ve 2-3 yıl öncesine kadar yemyeşil sazlıklarla, nilüferlerle ve düğün çiçekleriyle kaplı olan bölgeye Tuzla tarafından tuzlu su basılması, buna bağlı olarak buradaki sazlıkların kuruması, toprağın aşırı tuzlanması ve kuşların burayı terketmesiyse başka bir sorunu oluşturmaktadır. Ayrıca DSİ, tuzla dışındaki okaliptus ormanlarına fazla suyu basıp oraları su basar ormana çevirirken, kuş cennetindeki sazlıklarsa susuzluktan kurumaktadır.

Kuş Cenneti girişinde bulunan Sasalı Kasabası'nın kuş cennetine doğru yapılaşmaya açılması, ihtiyaçtan fazla imar izni verilmesi, yazlık site inşaatları ve Sasalı'nın şu an bile tüm atıklarını kuş cenneti içindeki kanallara akıtmasıysa diğer sorunları oluşturmaktadır.

Son olarak, Tuzla civarındaki karelerde birçok güme görülmüştür. Ne yazık ki, bu gümeler basit avcı işi değildi. Dozerle bölgeye girilmiş basketbol sahası genişliğinde tavalar oluşturulmuş ve her tavanın başına betonarme, ısı yalıtımlı gümeler yapılmış. Alanda içinde yaklaşık 10 tane güme saydığımız lx1 km2'lik kareler bulunmaktadır. Ayrıca bu bölgede balıkçı barınağı olmaması ve balıkçıların kuşların ürediği adacıklara çıkmasıysa başka bir önemli sorundur.


Peki Bunları Biliyor Muydunuz?

· Okan, Soner ve Burcu'nun Homa Dalyanı'nda balçığa battıklarını ve diğerlerinden yardım istediklerini, ancak yardıma gideceklerin Gediz ağzında balık yemeyi tercih ettiğini,
· Ortaç'ın iki hafta boyunca kuş sayacağım diyerek babasının arabasının hidrolik yağını bitirdiğini,
· Egeli kuşçulann gittikleri bahçelerde çekirgeler gibi dutlara, şeftalilere, soğanlara saldırdığını,
· Egeli kuşçuların öğle saatlerinde dut gölgesinde yattıklarını, Soner'in ise sulama havuzuna girdiğini,
· Soner'in sulama havuzuyla kalmayıp tüm Menemen ve Manisa'nın foseptiğinin aktığı Gediz'e bile girdiğini,
· Ortaç ve Önder'in beş kere 85-75 karesinden çıkma girişiminde bulunduklarını, ancak çıkamadıklarını,
· Önder'in her gece çadırlara girerken "yav yine çadırlara yılan girmiş" dediğini ve kızları korkutamasa da onlara tedirginlik verdiğini,
· 2 hafta boyunca arazide sevgili şoförlerimizin tercihleri sonucu Damar FM ve Jilet FM dinlediğimizi,
· Okan'ın denize düşen bir tepeli toygar yavrusunu kurtarmak için suya daldığını, kuşa suni teneffüs bile yaptığını, ancak kurtaramadığını,
· Tepelerde akşamüstü puhu beklediğimizi ve sivrisineklerin bizi perişan ettiğini,
· Önder'in arazide açlıktan tarlalara daldığını, soğanlara saldırıp, soğan-ekmek yediğini,
· Kısa sürede bir sürü kare bitiren Soner'e "dutun altına oturup formları mı dolduruyorsun" diye takıldığımızı,
· Egeli kuşçuların tüm gün Gediz'de tekne turu yaptığını ve yalnızca iki kare bitirebildiklerini,
· Soner'in Burcu'yu, Zerenli ve Franzi'yi alıp balık restoranı diye Tuzla girişindeki pavyonlardan birine götürdüğünü,
· Kuş saymaktan nevri dönen Okan'ın "tarla incir kuşu" gibi yeni türler yarattığını biliyor muydunuz?

Projeye Destek Verenler

Tüm üyeleriyle Ege Kuş Gözlem Topluluğu'na, İzmir Milli Parklar Başmühendisliği'nden Ahmet Bey'e ve Devrim Bey'e, İzmir Milli Parklar Başmühendisliği şoförleri ve koruma görevlileri Mehmet, Zafer, Durmuş Rasim, Hüseyin ve Halil ıbrahim Beyler'e, İzmir Çevre Mühendisleri Odası'na, Manisa Milli Parklar Başmühendisliği'nden Ufuk ve Sebati Beyler'e, Ulukuş'tan Franzi Arıcı'ya, Dicle Kuş Gözlem Topluluğu'ndan Engin Gem'e. ANKA Kuş Gözlem Topluluğu'ndan Zeren Gürkan ve Burcu Toraganlı'ya, ErKuş ve UNDP/GEF/SGP'den Uygar Özesmi'ye ve UNDP/GEF/SGP'den Bilgi Buluş'a çalışmalarımıza verdikleri destekten dolayı teşekkür ederiz.

Önder ClRIK
Ege Kuş Gözlem Topluluğu Üyesi

A2 Kriteri:


Dar yayılışlı türler

Yeryüzündeki canlıların yaşadıkları alanları incelediğimizde, türlerin birbirlerine benzemeyen yayılışlar gösterdiklerini fark ederiz. Kimi bitki türü yalnızca Ege Denizinde bir adada yaşayabilir, kimiyse İspanya'dan Filistin’e kadar bütün Akdenizide dağılım gösterebilir. Bazı kuşlar yalnızca tek bir kıtaya, örneğin Afrika'ya özgüdür, bazılarıysa Kuzey Amerika'dan Avustralya ve Asya'ya kadar tüm dünyada görülür. İşte yayılış alanı pek çok ekolojik nedenden dolayı kısıtlı bir coğrafyaya sıkışmış türler, doğa korumada üzerinde dikkatle durulması gereken bir grubu oluşturur. Bu türler genellikle "dar yayılışlı türler" olarak tanımlanır. Ancak, dar yayılışlı tür kavramını "endemik tür" kavramıyla karıştırmamak gerekir. Endemizm -bir türün yalnızca belirli bir coğrafyada yaşıyor olması- göreceli bir kavram; işaret ettiği alanın büyüklüğü konu edilen ölçeğe göre değişebilir. Bir canlı türü küçük bir adaya endemik olabileceği gibi, Türkiye ve Çin gibi büyük ülkelere ve hatta Afrika, Güney Amerika gibi kıtalara da endemik olabilir. Bu noktada, bir türün dar yayılışlı olduğunu iddia edebilmek için o türün yalnızca Afrika'da ya da Türkiye'de yaşadığını belirtmek yeterli olmaz. Tabii bu durumun tersi de söz konusu olabilir. Bir tür dört ülkenin politik sınırları içinde ya da iki kıtada birden yaşıyor görünmekle birlikte, yalnızca bu coğrafyaların buluştukları sınır bölgesinde bulunduğu için dar yayılışlı bir tür olarak tanımlanabilir.

A2 ÖKA kriteri, dar yayılışlı kuş türünü dünyadaki dağılım alanı 50,000 kilometrekare ve altındaki türler olarak tanımlar. Bu kriteri sağlayan bütün kuş türleri BirdLife'ın "Dünya'nın Endemik Kuş Alanları" (Endemic Bird Areas of the World) adlı kitabında belirtilmektedir (Stattersfield ve ark. 1998). Kuşlar uçan canlılar oldukları için, diğer pek çok canlıdan çok daha ender olarak "dar yayılışlı" olma eğilimi gösterir. İşte bu çok önemli fark sonucunda, bir alanda dar yayılışlı kuş türlerinin yaşıyor olması, o alanın dünyanın en özel coğrafyalarından biri olduğuna işaret eder. A2 ÖKA kriteri tam da böyle bir mantıktan yola çıkarak geliştirilmiştir. Amacı; dar yayılışlı kuşların bulundukları bu özel coğrafyaları ortaya çıkarabilmektir.

A2 kriterine göre dünya dağılımı 50,000 kilometrekareden az olan türlerin ya da tür gruplarının "önemli bir popülasyonunu" barındıran alanlar ÖKA olarak tanımlanabilir. "Önemli bir popülasyon" ifadesinin A2 kriteri bazında net bir tanımı bulunmamakla birlikte, bu ifadenin "özel bir dağılım noktası" ya da "büyük bir popülasyon" olarak yorumlanması mümkündür. Bir alanda A2 kriterini sağlayan tek bir türün önemli bir popülasyonunun bulunması, o alanı ÖKA olarak tanımlamak için yeterli olmaktadır. Bu kritere göre bir ÖKA'yı belirlemek i in söz konusu alanda bulunan dar yayılışlı türün aynı zamanda tehlike altında olması gerekmemektedir.

Türkiye'de bu kriteri sağlayan iki tür bulunur ve bu her iki tür de Kuzey Doğu Anadolu'yu da içine alan "Kafkasya Endemik Kuş Alanı"na aittir. Bu kuşlar; huş tavuğu (Tetrao Mlokosiewiczi) ve Kafkas çıvgınıdır (Phylloscopus lorenzii). En son yayımlanan "Türkiye'nin Önemli Kuş Alanları" kitabında (Yarar & Magnin 1997) A2 kriteri altında tek bir ÖKA tanımlanır: Doğu Karadeniz Dağları (ÖKA No 60). Bu çok özel coğrafya, hem huş tavuğu, hem de Kafkas çıvgını için Türkiye'de bilinen en önemli alandır. Bununla birlikte, her iki tür için de yeni ÖKA'ların tanımlanması oldukça muhtemeldir. Kafkas çıvgınının Kaçkarlar'ın güneyinde uzanan, Mescit, Kargapazarı ve Güllü Dağları'ndan (Bayburt-Sarıkamış arası) kayıtları zaten bulunmaktadır (Roselaar 1995). Ancak bu veriler henüz ÖKA kriterleri açısından değerlendirilmemiştir. Huş tavuğununsa Kargapazarı Dağları'ndan (Narman civarı) kesin olmayan kayıtları bulunmaktadır. Daha da ilginci, her iki türün çok daha güneyde yer alan komşularımızda, Ermenistan ve Nahcevan'da (Azerbeycan), üredikleri bilinmektedir. Her iki ülkede de bu türler için tanımlanmış ÖKA'lar bulunmaktadır (Adamian & Klem 1997; Heath & Evans 2000).

Bu iki türün Türkiye'deki dağılımı ve popülasyon büyüklüğüyle ilgili veriler arttıkça, A2 kriterini kullanarak daha fazla alanı ÖKA olarak tanımlama ve koruma olanağına sahip olacağız. Belki de artık Doğu Karadeniz'in daha önce keşfedilmiş yerlerinde kuş gözlemekten vazgeçip, huş tavuğu ve Kafkas çıvgınının yaşadığı diğer alanları bulabilmek için Kaçkarlar'ın güneyindeki ve doğusundaki dağlara doğru yola çıkmamız gerekiyor.

Güven Eken
BirdLife International

KAYNAKÇA
Adamian, M. & Klem, D. (1997) A Field Guide to Birds of Armenia, University of Armenia.

Heath, M.F. & Evans, M.I. (2000) fmportant Bird Areas in Europe Priorities for Conservation, Birdlife Conservation Series 8. BirdLife International, Cambridge.

Stattersfield, A.J., Crosby, M.J., Long, A.J. & Wege, D.C. (1998) Endemic Bird Areas of the World. Priorities for Biodiversity Conservation, BirdLife International, Cambridge.

Roselaar, C.S. (1995) Songbirds of Turkey: an Atlas of Biodiversity of Turkish Passerine Birds, GMB, Haarlem.

Yarar, M. & Magnin, G. (1997) Türkiye'nin Önemli Kuş Alanları, Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği, Istanbul.

KELAYNAKLAR İÇİN UMUDUMUZ ARTIYOR!


Birecik'te, nesli tehlike altında olan kelaynakların korunmasına yönelik geçen yıl başlayan çalışmalarımız bu yıl da sürdü. Ocak ayında kelaynak kolonisinin halkalanmasının ve Şubat'tan bu yana süren izleme çalışmalarının ardından. 28 Mayıs 2002'de Orman Bakanlığı Milli Parklar Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü'nün (MPAYHGM) eşgüdümünde gerçekleşen Kelaynak Projesi Tanıtım Toplantısı ile artık daha da umutluyuz.

Toplantı Birecik Endüstri Lisesi Konferans Salonu'nda 90 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Toplantıya kurum olarak MPAYHGM Urfa Bölge Müdürlüğü, Birecik Orman Fidanlık Genel Müdürlüğü, Birecik Kaymakamı vekili olarak Halfeti Kaymakamı, İlçe Jandarma Komutanı, ilçe Emniyet Müdürü, Birecik Belediye Başkan Yardımcısı, lise öğrencileri ve öğretmenler yöre halkı ve avcılar, Birecik Barajı İşletme Şefi, Şanlıurfa Harran Üniversitesi öğretim üyeleri, Diyarbakır
Dicle Üniversitesi öğretim üyeleri. Kraliyet Kuşları Koruma Derneği (RSPB) ve Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD) yetkilileri katıldı. Yerel ve ulusal basının da toplantıda olması bizleri daha da mutlu etti.

Kelaynak Projesi'nin etkin bir şekilde tanıtımının yapıldığı toplantıda bazı önemli noktalarda da görüş birliğine varıldı. Bu noktaların arasında; ulusal ve uluslararası uzmanların katılımıyla gerçekleştirilecek bir teknik toplantının Ekim 2002 tarihinde yapılması ve uzmanların önerileri doğrultusunda Kelaynak Üreme İstasyonu'nun yönetiminin iyileştirilmesi yer aldı. Ayrıca yapılacak etkinliklerin bundan sonra katılımcılık esasına dayandırılacağı konuşuldu ve resmi olmasa da etkinliklerin iş birliği içinde yürütülmesine karar verildi. Özellikle toplantıda görülen katılımcılık ve kuşların bugüne kadarki üreme başarısı bizleri en çok umutlandıran noktalar oldu. 17 yeni yavru kelaynağın daha da palazlanarak koloniye katılması bunun göstergesiydi.

Lütfen önerileriniz ya da sorularınız için bizimle iletişime geçin. Bundan böyle yardımlarınız kelaynaklar için çok daha önemli. Kelaynaklar için çevrenizde yapacağınız her türlü bilgilendirme ve ilgi uyandırma çalışmaları için şimdiden teşekkürler!

Nuri Özbağdatlı
Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği


Toygardan Kayıtlar

(Ocak.Mart 2002)
Barbaros Demirci

Marmara
Ülkemizde eğer kış sert geçtiyse bunun genelde ne büyük nedeni Balkanlar'dan gelen soğuk ve yağışlı hava dalgalarıdır. Buna bağlı olarak Avrupa'nın büyük deltalarında barınan kuşlar gruplar halinde güneye inmeye başlar. Tabii bunun tanıdın ilk çıkaranlar da Marmara Bölgesi'nin kuşçularıdır. Alandan gelen ilk kayıtlar: Edirne'deki Tunca Köprüsü yakınlarında görülen 100 küçük karabatak (Phalacrocorax pygmeus) [6 Ocak,Ümit N.B.] ve İstanbul Moda'da 6 tanesi görülen en alımlı kış göçmenlerinden kızıl ardıç (Turdus iliacus) [7 Ocak, Süreyya İ.] Bunlara ek olarak Uluabat Gölü'nde belki de ülkemizde görülebilen en güzel martı türü olan büyük karabaş martının (Larus ichtyaetus) 1 bireyinin, 1 kır baykuşu (Asio flammeus) ile birlikte ULUKUŞ üyeleri tarafından 13 Ocak'da gözlenmesi değerli bir kayıttır. Bu gezinin kayıtları arasında yer alan 1 dikkuyruk (Oxyura leucocephala) da belki de  Burdur Gölü'ndeki kış popülasyonun azalışının bir yan ürünüdür. Her ne kadar bu kayıtlar oldukça heyecan verici olsa da asıl  tansiyon yükseltici kayıtlar Kış Ortası Su Kuşu Sayımları Kuzey Marmara Ekibi'nden geldi: 19 Ocak'ta, Sibirya kazı (Branta ruficollis) 80 bireyi [B.Çekmece] ve 1 kara ağaçkakan (Dryocopus martius) [1ğneada]; 20 Ocak'ta 715 kuğu (Cygnus olor), 96 ötücü kuğu (Cygnus cygnus), 1 küçük kuğu (Cygnus bewickii) [Gala) ve 3 Şubat'ta 1 kadife ördek (Melanitta fusca), 60 altıngöz (Bucephala c1angula) ve 1 büyük orman kartalı (Aquila c1anga) kayıtlara geçti. Bu arada Güney marmara Ekibi de boş durmamış anlaşılan. 27 Ocak'ta, 15000+ elmabaş patka (Aythya ferina) ve 3 Şubat'ta 83 gece bahkçılı (Nycticorax nycticorax) ve 1 peçeli baykuş (Tyto  alba) [Manyas] Kaydediyorlar. Dönem boyunca adını sıkça duyduğumuz Kocaçay Kampı'ndaysa 29 tepeli karabatak (Phalacrocorax aristotelis), 1 ortanca ağaçkakan (Dendrocopus medius) ve 1 çulluk (Scolopax rusticola) kaydının haberi geldi. Son kayıtlar belki de bir ilki, Bilecik •Osmaneli'nin zenginliğini, sunuyor: 2 maskeli ötleğen (Sylvia melanocephala) ve 5 bahçe kirazkuşu (Emberiza cirlus) [Cemil G).

Ege
Bu bölgenin sadık kuşçularını ağırlamaktan zevk alan Tuzla, GökKuşAğı sakinlerine 5 Ocak günü hoş hediyeler sunmuş gibi görünüyor: 9Sibirya kazı (Branta ruficollis) ve kış misafiri olarak kayda pek geçmeyen balık kartalı (Pandion haliaetus). Ertesi gün, tanınmış fotoğraf sanatçısı Cüneyt Oğuztüzün Gediz Deltası'ndan ı kara leylek (Ciconia nigra) kaydı geçti. Tam 2 hafta sonraysa hem Güllük Deltası'nda hem de Gediz Deltası'nda l'er bıyıklı doğan (Falco biarmicus) rüzgarı esti [EKGT & Brian S). Ancak 26 Ocak'ta Tuzla'da görülen sürmeli kervaçulluğunu (Numenius phaeopus) [Ali E.] ve 2 Şubat'ta kayda geçirilen, aynı alanı kışlama sığınağı olarak kullandıkları anlaşılan 200 büyük kumkuşunu (Calidris canutus) [Alyson M.] ayrı bir yere koymak gerekli. KOSKS Sayımlarındansa yine hoş kayıtlar aktı: 2 Şubat'ta 224 tepeli pelikan (Pelecanus crispus), 9524 f1amingo (Phoenicopterus ruber) l3.Menderes Deltası); 3 Şubat'ta 2692 bahri (Podiceps cristatus), 13852 elmabaş (Aythya ferina) ve 28 tepeli pelikan (Pelecanus crispus) ,] -273 tane de Marmara Gölü'nden ve 5 Şubat'ta 665 tepeli pelikan (Pelecanus crispus), tam 19656 flamingo (Phoenicopterus ruber) le 436 kervançulluğu (Numenius arquata) [Gediz). Son kayıtlar da Gediz'den geldi: 1 bozkır delicesi (Circus macrorus), 3 yılan kartalı (Circaetus gallicus), 1 balık kartalı (Pandion haliaetus) ve 800 çamurçulluğu (Limosa limosa) [EKGT ,31 Mart]

Karadeniz
KOSKS sonuçları, Sinop- Samsun arasında 2 Şubat günü 22 karagerdanlı dalgıcı (Gavia arctica), 3 Şubat günü Sarıkum Gölü nde 68 sıitlabiyi (Mergus albellus), 1 ak sırtlı ağaçkakanı (Dendrocopos leucotos) r 'i ve 1 büyük orman kartalını (Aquila clanga) işaret ediyor. İnsan etkisinden dolayı ekolojik yapısı bozulan  ve ornitolojik açıdan zenginliğini büyük ölcüde kaybeden Efteni Gölü'ndense 16 küçük karabatak (P. pygmeus) kaydı verebilmek mutluluk verici [Emel B,Eylem A.& Süleyman E..17 Martı]

İç Anadolu
İç Anadolu Bölgesi'nden gelen kayıtlar yine dopdolu: 5 Ocak'ta 1 büyük suçulluğu (Gallinago media) ve 5 sarı gagalı ketenkuşu (Carduelis flavirostris) [Kulu, Ian Ri; 27 Ocak'ta 57 Sibirya kazı (Branta ruficollis), 3400 angıt (Tadorna ferruginea), 52 küçük kuğu (Cygnus c. bewiekii). 10 kılıçgaga (Recurvirostra avosetta) ve 2 kaşıkçı (Platalea leucorodia) [Nallıhan, KOSKS]. Tabii Nallıhan denilince, akla 2 heceli bir idol geliyor: 9 Şubat'ta Sempozyum gezisi sakinleri tarafından görülen 1 puhu (Bubo bubo) [ Soner B ve Metehan Ö.]. Ülkemizde rastlantısal konuk kategorisinde bulunan tarla kazının (Anser fabalis) 2 bireyi 22 Şubat'ta Kulu Gölü'nde izlenirken [Ian RI, ertesi gün 1 adet yarı erişkin şah kartal (Aquila heliaca) Ovaçay semalarında tur atıyordu [Ekin U]. 4 Mart'ta ise Mogan Gölü bir kez daha ne kadar değerli olduğunu dünyaya gösterdi: 1 şah kartal (Aquila heliaea), 1 büyük orman kartalı (Aquila c1anga) ve 2 gökdoğan (Falco peregrinus) [Barbaros 0.& Gökhan G]. 10 Mart'ta Ankara·Kalecik'ten 1210 turna (Grus grus) [Okan A], 17 Mart'ta Kızılcahamam'dan 1 çift bıyıklı doğan (Falco biarmicus) [Mehmet K.] kayıtları geldi. Kayseri Derevenk Vadisi'nde 20 Mart'ta kayda geçirilen 1 çalı bülbülü (Cercotrichas galactotes) [Bahadır K.&Evrim K.]. Tuzla'da 27 Mart'ta görülen 1+ küçük suçulluğu (Lymnocryptes minimus) [ERKU i ve Mogan'da kaydedilen 10+ bataklık sutavuğu (Porzana parva) [Tuba K] ile bu alanı bitirebiliriz.

Akdeniz
Kış aylarını en ılık bölge olarak Ak eniz, bu zaman diliminde birçok kuş türünü ve de bu t rlerin peşindeki hev 'lileri kendisine çeker. Bu heveslilerden biri de uzak diyarlardan Doğu Akdeniz'e gelen Çağan Şekercioğlu idi. Boşuna da gelmemiş anlaşılan; 2 Ocak'ta 1200 tuma (Grus grus) ve 1 alaca baykuş (Strix aluco) [Karataş], 3 Ocak'ta 1 kı baykuşu (Asio flammeus), 5 Ocak'ta 39 Sibirya kazı (Branta ruficollis). 3 büyük orman kartalı (Aquila c1anga), 1 sarıbacak (Xenus cinereus) ve 1 tura (Francolinus francolinus) [Göksu Deltası], 6 Ocak'ta Karataş'tan 2 seçkin kış misafiri, kara ayaklı martı (Rissa tridactyla) kayda geçti. Kuşlar arasında Burdur Gölü'nü tercih edenlerden bazıları 1 küçük kuğu (Cygnus c. bewiekii), 3 Sibirya kazı (Branta ruficollis) ve 2 kır baykuşuydu (Osia flammeus) [13 Ocak, Dikkuyruk Sayımıl. Alana ait diğer kayıtlar ise KOSKS ekiplerinden geliyor: 1 ak kuyruklu kartal (Haliaeetus albicilla) [Beyşehir Gölü], 3 gökçe güvercin (Columba oenas) ve 5 büyük karabaş martı (Larus ichthyaetus) [Egirdir] ve 2 bıldırcın (Coturnix coturnix) [Boğazkent].

İlk 6 Kayıt:
ı. Puhu (Bubo bubo), 1, Nallıhan Kuş Cenneti, 9 Şubat 2002, Sempozyum gezisi sakinleri
2. Sibirya kazı (Branta ruficollis) , 250+, B.Çekmece, Nallıhan, Gediz, Göksu, Burdur, Tuzla, Ocak - Şubat 2002 dönemi
3. Tarla kazı (Anser fabalis), 2, Kulu Gölü, 22 ubat 2002, Ian Richardson
4. Karaayaklı martı (Rissa tridactyla), 2, Karataş, 6 Ocak 2002, Ç. Şekercioğlu
5. Küçük kuğu (Cygnus c. bewickii), 52. Nallıhan Kuş Cenneti, 27 Ocak 2002, KOSK Ekibi
6. Flamingo (Phoenicopterus ruber), 19656. Gediz Deltası, 5 Şubat 2002, EKGT



Birecik Kuş Gözlem Topluluğu

Birecik Kuş Gözlem Topluluğu, Birecik - Çiftlik Köyü İlköğretim Okulu öğrencileri ile Birecik Barajı Çocuk Kulübü üyelerinin Şubat 2002'de bir araya gelerek oluşturdukları bir topluluktur. Topluluk, birbirlerine 10 km uzaklıkta bulunan bu iki yerleşim birimindeki kuş varlığını ve hareketlerini tespit etmeyi, kuş gözlemciliğini tanıtmayı ve sevdirmeyi amaçlamaktadır.

2002 yılı çalışma programı içerisinde gerçekleştirmeyi amaçladıklarımız:

- Kuşlar ve kuş gözlemciliği hakkında genel bilgi edinmek. Bu konuda, Birecik Bölgesi'ne gelecek uzman kuşçu arkadaşlardan yardım umuyoruz;
- Her iki ekibin, bölgelerindeki kuş varlığını mümkünse haftalık, yoksa aylık olarak belirleyerek Toygar'a bildirmeleri;
- Bölgede kuşlara uygun bir yaşam alanı (habitat) oluşturmak ya da var olanı korumak;
- Iki ekip olarak zaman zaman ortak kuş gözlem çalışmaları yürütmek.

İlköğretim Okulu'nun bulunduğu Çiftlik Köyü, yeşilliklerle dolu bahçelerinde kuşlara kucak açmış şirin bir Anadolu köyüdür. Buradaki iIkögretim Okulu'nda harikulade kuş resimleri çizen yetenekli çocuklar bulunmaktadır. Kuş gözlem alanı 5 km2 civarındadır; gözlem alanı düz, köyün içiyse bahçeliktir. Birecik Barajı Çocuk Kulübü'nün, aylık çalışma programı içerisinde aynı zamanda baraj bölgesinde yürütülen kuş gözlem çalışması yer almaktadır. Kulüp pırıl pırıl ve çevreye duyarlı çocuklardan oluşmaktadır. Kuş gözlem alanı 2 km2 civarındadır; gözlem alanı sulak, düz ve şimdilik cılız bir yeşilliğe sahiptir.

Hasan Göktekin
Birecik Barajı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder